AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin ofisinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail ve Ürdün'ün Mescid-i Aksa'da statükoyu korumak için girişimde bulunması talep edildi.
Açıklamada, Kudüs ile Batı Şeria ve etrafındaki son gelişmelerin bölgede gerginliği daha da arttırma riski taşıdığı vurgulanarak, İsrail güvenlik güçlerinin 3 Filistin vatandaşını öldürdüğü olayın kapsamlı şeklide incelenmesi gerektiği belirtildi. Açıklamada ayrıca Batı Şeria'da 3 İsrail vatandaşının hayatını kaybetmesine neden olan saldırı da kınandı.
Tüm siyasi, dini ve toplum liderlerinin sorumlu şekilde davranmasının önemine dikkati çekilen açıklamada, bölgede gerginliği daha da arttıracak adım ve açıklamalardan kaçınılması tavsiyesinde bulunuldu.
Açıklamada, Filistin yönetimi ile İsrail arasında devamlı iş birliğinin hayati öneme sahip olduğu ancak bu şekilde şiddetin tırmanması ve hayat kaybının engellenebileceği ifade edildi.
İsrail polisi, 14 Temmuz Cuma günü Mescid-i Aksa'da silahlı saldırıda bulunduğunu iddia ettiği 3 Filistinliyi öldürmüş, olayda yaralanan 2 İsrail polisinin ise kaldırıldıkları hastanede öldüğünü açıklamıştı. Olayın ardından Mescid-i Aksa'yı ibadete kapatan İsrail güçleri, Harem-i Şerif'in iki kapısını pazar günü açmış ancak kapılara metal arama dedektörleri yerleştirmişti.
İsrail, Mescid-i Aksa'nın kapılarına kurduğu metal dedektörler vasıtasıyla Aksa Vakfı tarafından kontrol edilen Harem-i Şerif'te egemenlik sağlamak istiyor.
Filistin halkı, metal dedektörlerin güvenlik gerekçesiyle değil Aksa üzerinde hakimiyet kurma amaçlı olduğunu düşünüyor. İsrail'in, Aksa'yı yönetme hakkını resmi olarak tanıdığı Aksa Vakfı'na danışmadan attığı bu tek taraflı adımın kabul edilmesi halinde bunu daha ileri adımların takip edeceğini belirten Filistinliler, böylece Aksa'nın zamansal ve mekansal olarak bölünüp Yahudilere tahsis edilmesinden ve ellerinden alınmasından endişe ediyor.