Avrupa Birlği’ne (AB) üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı, dün başlayan zirvede AB-Türkiye ilişkilerinin önemine vurgu yapıldı. Brüksel’de düzenlenen zirvenin akşam yemeğinde Türkiye-AB ilişkilerini ele alan liderler, AB-Türkiye tam üyelik müzakerelerine daha fazla zarar vermenin bir faydası olmadığına kanaat getirdi.
Milliyet'in haberine göre, Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in, 3 Eylül tarihinde Türkiye ile üyelik müzakerelerini sonlandırmayacağını taahhüt etmesinin ardından gözler AB devlet ve hükümet başkanlarının sonbahar zirvesine çevrilmişti. 3 Eylül tarihinden itibaren AB ile Türkiye arasındaki tam üyelik müzakerelerini sonlandırmak için oldukça yoğun çaba harcayan Almanya, bu emeline ulaşamayacağını anladı. Almanya’ya sadece Avusturya, Danimarka ve Hollanda’dan destek gelirken, AB’ye üye diğer 24 ülke, bu girişime karşı olduğunu net şekilde ifade etti. 24’ler değişik gerekçelerle Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine devam etmenin önemine vurgu yaptı.
Fransa başta olmak üzere, İspanya, İngiltere, Portekiz ve İtalya gibi ülkeler, AB ile Türkiye’yi ayrıştıran konuların herkes tarafından bilindiğini, bu konuları gündemde tutmanın AB içerisindeki birlik görüntüsüne zarar verip, Türkiye’nin de AB’den uzaklaşmasına neden olacağını söyledi. Yunanistan da Türkiye’nin AB ile müzakere sürecine zarar gelmemesi gerektiği görüşünü dile getiriyor. Zira AB üzerinden Türkiye ile diyaloğunu sürdüren Atina, bu kaldıraçlı ilişkisinin kendi lehine de olduğunun bilincinde. Almanya da, bu çerçevede, liderler zirvesinde Türkiye ile AB’yi ayrıştıran değil birleştiren konuların ele alınmasına yeşil ışık yaktı.
MERKEL’İN ÖNERİSİ
AB liderleri Türkiye’nin Brüksel açısından stratejik önemine vurgu yaptı. Türkiye ile yasadışı göç, terör ve yabancı savaşçılarla mücadele gibi alanlarda yapılan işbirliğinden duyulan memnuniyet dile getirilirken, Almanya Şansölyesi Merkel bile toplantı öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada Türkiye’ye mülteciler konusunda yapılan mali yardımın yenilenmesi gerektiği çağrısında bulundu.
Ancak bununla birlikte Merkel’in, kapalı kapılar ardından da, AB-Türkiye tam üyelik müzakereleri çerçevesinde Ankara’ya verilen IPA fonlarının miktarının azaltılmasını, fonların AB kurumları tarafından yönetilmesini söyledi. Ayrıca IPA fonlarının da öncelikli olarak insan hakları ile temel özgürlükler alanında kullanılmasını talep etti. Almanya’nın, Avrupa Yatırım Bankası’nın, Türkiye’deki altyapı projelerinin finansmanına yönelik hamlelerini engellemek istediği de biliniyor. Gümrük Birliği’nin genişletilmesine yönelik süreç ise şimdilik askıya alınırken, Merkel de bu sayede, seçmenlerine Türkiye konusunda seçimlerde verdiği vaatlerle ilgili, istediği sonucu elde edemese de bir çaba içerisinde olduğunu göstermiş oldu.
Buna karşın AB’nin diğer ağır toplarından Fransa, İngiltere, İtalya, Polonya, İspanya, Belçika gibi ülkeler, Türkiye ile ciddi diyalog içinde bulunmanın gereğine ve önemine vurgu yaptı.
PARİS’İN TUTUMU
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Merkel ile kamuoyu önünde Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği konusunda açık bir şekilde ayrışmak istemiyor. Buna karşın Paris, Ankara ile ikili düzeyde iyi bir işbirliği seyri elde etti. Paris-Ankara ekseninde zaman zaman temel hak ve özgürlükler alanında aksaklıklar yaşansa bile, sorunlar diyalog yoluyla çözülüyor. Buna karşın, bankacılık, finans, ticaret, savunma sanayi ve güvenlik alanında iyi bir işbirliği sergileyen Fransa, Türkiye ile stratejik ilişkilere önem verdiği mesajını iletti.
Avrupa Birliği, Türkiye ile işbirliğinin kapsamını insanı yardım, savunma ve güvenlik, bölgesel işbirliği, yasadışı göç, kalkınma ve insan hakları gibi temel konularla sınırlasa da, bu alanlarda ilişkileri derinleştireceğinin sinyalini de veriyor. Bu konuda da ilk adım, terörle mücadele konusunda Ankara ile işbirliğini artırma yönünde olabilir. Birlik, Türkiye’nin temel hak ve özgürlükler alanında gerçekleştireceği reformlar ışığında da işbirliğinin kapsamının genişletebileceğinin işaretini de eksik etmiyor.
TÜRKİYE PROBLEM GETİRMEZ!
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye’nin tarihi açıdan her zaman bir Avrupa devleti konumunda bulunduğunu belirterek, 63 yıldır süren AB ile üyelik müzakereleri çerçevesinde son 15 yılda gerçekleştirilen güçlü reformlarla önemli bir dönüşüm sağlandığını bildirdi.
Temaslarda bulunmak üzere gittiği Estonya’da gazetecilerin, AB Liderler Zirvesi’nden Türkiye hakkında ne tür kararlar beklendiğine dair sorularını yanıtlayan Çelik, “AB müzakere kapasitesi olan, yöntem öneren bir birlik olarak moral üstünlüğe sahip. AB müzakere etme yeteneğini kaybederse, yani eğer ‘Müzakereleri keselim’ yaklaşımına, Avrupa Parlamentosu’nun yaptığı yanlışta olduğu gibi dönerse, o zaman moral üstünlüğünü kaybeder” dedi. İdeolojik sebeplerle Türkiye’nin AB üyeliğinin sürekli geciktirildiğine dikkati çeken Çelik, bunu özel görüşmelerinde bazı AB üyesi ülkelerin yetkililerinin de kendisine söylediğini aktardı.
Türkiye’nin güney sınırları, Suriye ve Irak’ta savaş varken, DAEŞ, PKK, FETÖ gibi birden çok terör tehdidiyle karşı karşıyayken ve bir yıl önce darbe girişimine maruz kalmışken, AB ortalamasının çok üzerinde bir büyüme gerçekleştirdiğini hatırlatan Çelik, Ankara’nın AB’ye üyelik, fasılların açılması konusunda net bir iradesi bulunduğunu ifade etti ve “Türkiye, AB’ye girdiği zaman herhangi bir yük veya problem getirmez. Sorunlarının çözümünde önemli bir stratejik kazanım ortaya koyar” dedi.