TBMM (AA) - AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, "FETÖ ile mücadele iktidarın görevi. Sizin hiç mi göreviniz yok? Siz nasıl mücadele ediyorsunuz? Ne yapıyorsunuz? Mesele memleketse, vatansa gerisi teferruattır. Madem öyle, teferruatla uğraşmayın. Vatan meselesine gelin." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 2017 yılı bütçesinin geneli üzerinde AK Parti Grubu adına konuşan Bostancı, 14 yıllık sürede güllük gülistanlık ortamda iktidar olmadıklarını belirterek, AK Parti'ye karşı çeşitli hasım çevrelerin organizasyonu, bir takım kumpas ve entrikaları olduğunu söyledi.
2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimleri olacağı zaman birilerinin, "Siz yüzde 99,5 oy alsanız bile Cumhurbaşkanını seçemezsiniz." deme cüretini gösterdiğini anlatan Bostancı, 2008 yılında partiye kapatma davası açıldığını ve küresel finans krizi yaşandığını hatırlattı.
Türkiye'nin izole bir ülke olmadığını, Avrupa ve ABD ile bağlantılı olduğunu ifade eden Bostancı, şöyle konuştu:
"AB ile şimdi aramız biraz limoni. CHP'li arkadaşlar eleştirmek için gözlerini AK Parti'ye dikmişler, 'AK Parti ne diyor' diye bakıyorlar. Allah için biraz da Avrupa'ya bakın. Avrupa'dakiler ne diyorlar? Kendi içine gömülen, kendi içine kapanan bir Avrupa... Küçülen ekmeğini paylaşırken dışarıdan yabancı istemeyen bir Avrupa. Yabancı düşmanlığının, kültürel ve her türlü ırkçılığın, İslamofobinin yükseldiği bir Avrupa. Türkiye de bu adamların gözünde yabancı. Bunların yürüttüğü siyaset ve Türkiye'ye yönelttikleri çok zalim, acımasız eleştiriler var. 55 yıldır AB'nin kapısında bekliyor Türkiye. İngiltere Başbakanı '3000 yılında bile üye olamazlar' diyor. Ne güzel tarif değil mi? Burada Türkiye'ye yönelik aşağılama yok mu? Biz bunun karşısında susacak mıyız? Ülkenin duruşuna ilişkin eleştirileri dile getirmeliyiz. Ben beklerdim ki CHP'li arkadaşlar bu kadar AK Parti ile uğraşmak yerine, biraz da Türkiye'nin hakkına, hukukuna ilişkin Avrupa'nın tutumuna ilişkin bir takım değerlendirmeler yapsın. Tamam söyleyin ama biraz da hakkaniyet canım. Biraz da Avrupa'ya laf söyleyin."
Bostancı, bir ülkede cumhurbaşkanının seçimle gelmesi, parlamentonun seçimle oluşması ve parlamento içinden bir hükümetin çıkmasıyla yarı başkanlık sisteminin olduğunu ifade etti.
CHP'lilerin itirazı üzerine Bostancı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanını, parlamentoyu halk seçiyorsa ve parlamentonun içinden de hükümet çıkıyorsa yarı başkanlıktır. Bizim söylediğimiz, 'cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle birlikte ortada dengesizlik durumu söz konusu, bunu yerli yerine oturtmak lazım. Bunun için gerekli anayasa değişikliklerini yapmak lazım'. Biz 'başkanlık gelsin' diyoruz, siz de itiraz ediyorsunuz. Anayasa komisyonu kurduk. CHP'li arkadaşlar 'başkanlığı getiremezsiniz, tartışamazsınız, diktatörlüktür.' dediler. Daha başkanlığa ilişkin teklif ortaya gelmiş değil. Eğer bunlar demokratik hassasiyetten kaynaklı eleştiriler olsaydı, 'getirdiğiniz teklifte şu şu hususlar ve uygulamalar demokrasiyle uyuşmuyor. Siz diktatörlüğe, despotluğa yol açacak tarzda sistem değişikliği öneriyorsunuz'... CHP bunu demiyor. 'Getiremezsin, yapamazsın, teklif dahi edemezsin.' Bunun demokrasiyle ne alakası var? Yüzde 50 oy almış bir partinin kendi teklifini getirmesine dahi yüzde 25 oy almış bir siyasi parti, kendisinde ambargo hakkı görüyor. İnsanlar şöyle düşünür; yüzde 25'le başkalarının ne düşüneceğine, ne yapacağına karar veren parti, Allah korusun yüzde 35 oy alsa ne yapar diye endişelenirler. "
- "Gelenek yok aslında"
Bostancı, 140 yıllık parlamenter gelenek olduğunun ifade edildiğine işaret ederek, "1876 anayasa ilanı ve parlamentonun teşekkülü, sonra Osmanlı-Rus savaşı. Parlamento yok. İkinci meşrutiyette yeniden parlamento açılıyor. İttihat Terakki, Bab-ı Ali baskını, 1. Dünya savaşı ve nihayet 29 Ekim 1923 Cumhuriyet... Sizin gelenek dediğiniz şeyde gelenek yok aslında. 140 yıllık geleneğin içinde zaten rejim değişikliği var. Mantıken burada tutarlılık görmek çok da mümkün değil." görüşünü savundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun şehitlikle ilgili bürokratik uygulamalarda fark olduğuna ilişkin değerlendirmeler yaparken "Bu hükümet, bölücü bir hükümettir." dediğini, kendisini dinleyenlerin bunu hararetle alkışladığını belirten Bostancı, şunları söyledi:
"Gerçekten Kılıçdaroğlu'nun dediğine inansalar, memleketin başında bölücü hükümet olduğunu düşünseler asla alkışlamazlar. 'Hükümete ne güzel çakıyor.' diye alkışlıyorlar. Bu kavramları bu kadar ulu orta kullanmak doğru mu? 'Tarafsız, bağımsız yargı istiyoruz' deniliyor. Bazı hararetli konuşmacılar, 'hesap vereceksiniz, yargılanacaksınız.' diyor. Ne oldu bağımsız, tarafsız yargıya? İnsan otomatik olarak şöyle düşünüyor; acaba bağımsız ve tarafsız yargı derken, 'hele biz iş başına gelelim, bizim tarafsız ve bağımsız yargıyı görürsünüz' tarzında bir gizli fanteziniz mi var? "
Naci Bostancı, Kılıçdaroğlu'nun "Biz de FETÖ ile şöyle mücadele ettik, edeceğiz" diye tek bir kelime söylemediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"FETÖ dediğimiz, karanlık bir yapı. Tarihe tersinden bakmayalım. Toplumun içine nüfuz ettiler, onbinlerce, yüzbinlerce insana ulaştılar. Onlardan yardım aldılar. 40 yıllık iktidar odaklı bir tahkimattır. 40 yıl önce bunlar yola çıkarken 2010'lu yıllarda iktidarın kim olacağını bilebilirler miydi? İktidar siz olsaydınız, aynı işler sizin başınıza gelecekti. Ne zaman FETÖ oldu? Biri 15 Temmuz, ikincisi 17-25 Aralık'tı. İkisi de aynı genetik koddadır. Bana hiç Balyoz, Ergenekon demeyin. Onlar mevzi olaylardır. Halkın seçtiği iktidara karşı polis, istihbarat ve hukuk organizasyonu üzerinden darbe girişiminde bulunmuşlardır. 15 Temmuz ve 17-25 Aralık, aynı genetik koddaki iki iştir. Onun dışındakilerin hiçbiri öyle değildir. 17-25'te FETÖ kamuoyunu hareketlendirmek için iktidara karşı ne malzeme ortaya koyduysa, siz de bunu AK Parti'ye karşı kullandınız. Benim için trajik olan hala kullanmaya devam ediyorsunuz. FETÖ ile mücadele iktidarın görevi. Sizin hiç mi göreviniz yok? Siz nasıl mücadele ediyorsunuz? Ne yapıyorsunuz? İktidara buradan iki taş atalım iyi pozisyon değil. Mesele memleketse, vatansa, gerisi teferruattır. Madem öyle, teferruatla uğraşmayın. Vatan meselesine gelin. Pratiğiniz sıfır bu konularda."
Bostancı, HDP'lilerin "demokrasi", "hukuk", "özgürlükler", "serbest irade" ifadelerini çok kullandığını belirterek, "Sizin bu konularda pratiğiniz sıfır. Adınız Halkların Demokratik Partisi değil mi? Ne oldu halklara? Halkımız diye kime söylüyorsunuz? Halka ne oldu? Kürtler başka partiye oy verdiklerinde saygıdeğer midir? Onurlu mudur? Onları, 'makul Kürt' diye başlayıp aşağılamaktan baskı uygulamaya kadar her şeyi yapıyorsunuz. Bu mu demokrasi, özgürlük? Kendinize bakın." ifadesini kullandı.