TBMM (AA) - Sağlık Bakanı Recep Akdağ, alçak terör örgütlerinin adı ne olursa olsun, kanlı eylemlerini ve destekçilerini lanetlediğini belirterek, "Allah'ın laneti onların üzerinde olsun." dedi.
Akdağ, TBMM Genel Kurulunda bakanlığının 2017 yılı bütçesinin görüşmelerinde, sözlerine, 10 Aralık'ta Beşiktaş'ta hain saldırı ve bombalama sonucunda şehit olanlara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa dileyerek başladı.
Başbakan Binali Yıldırım'ın talimatıyla bakanlarla birlikte, terör saldırısından sonra 24 saate yakın süre sahada olduklarını anlatan Akdağ, bunları yaşamadan, ailelerin, çocukların, annelerin, babaların, kardeşlerin duygularını yaşamadan, burada gelip "barış, demokrasi" diyenlerin beyhude konuştuğunu belirtti.
Akdağ, yaralı polislerin tedavi gördüğü Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapan Hemşire Özlem Şeko'nun, "Dün gece 26 yaşında, bacağı ve kaburgaları kırılmış, vücudu yanık et ve barut kokan polis bir hastam, 'Hemşire hanım, çok ağrım var, dayanamıyorum, bağırıyorum, diğer hastaları çok mu rahatsız ediyorum?' dedi. O durumda bile hala kendini değil, diğer insanları düşünüyordu. Ara ara arkadaşlarının durumunu ve şehit sayısını soruyordu. İsyan etmiyordu, özel ilgi istemiyordu, söylediklerimize harfiyen uyuyordu. Yakınları da ortalığı yakıp yıkmıyor, üstümüze yürümüyorlardı. Yoğun bakımın kapısında metanetle bekliyorlardı. Sadece o değil, dün gece baktığım ve konuşabilecek durumda olan bütün hastaların tutumu böyleydi. Gözyaşlarımızı tutamadan çalıştık bütün gece. Televizyondan izlemek gibi değil orada olmak. Çiçeği burnunda gençlerin ellerinizin aranızdan kayıp gitmelerini izlemek, yaşasalar bile engelli kalabileceklerini bilerek yaralarını sarmak. Televizyondaki birer sayıdan ibaret değil onlar. Hepsinin bir hikayesi ve ellerinden alınmış bir gelecekleri var. Nasıl kıydınız onlara? Nasıl vicdanınız el verdi? Nasıl hesabını vereceksiniz bu gencecik vatan evlatlarının?" şeklindeki paylaşımını okudu.
Demokrasiden, demokratik siyasetten, barıştan bahsedenlerin, kendilerini aptal yerine koyan, aptal rolünü mükemmel oynayan bazı Avrupalı politikacıları kandırabileceğini belirten Akdağ, "Onları kandırdıklarını sananlar, ne bizi ne de aziz Türk milletini kandıramayacaklar." dedi.
Basit ve net bir çağrıda bulunduğunu vurgulayan Akdağ, "Eğer demokrasiden, demokratik siyasetten, Hz. Peygamberimizin Mevlidi Şerifinden bahsediyorsanız, bir kez PKK terörünü adını söyleyerek lanetleyin. 'Her türlü şiddeti kınıyoruz' gibi kimseye yutturamayacağınız ifadelere karnımız tok. Ama söyleyemezsiniz. Neden söyleyemeyeceğinizi biliyorum, milletimiz de biliyor. Çünkü iradeniz sizin elinizde değil, o bombayı oraya koyanların elinde. Demokrasinden bahsediyorsunuz ama siz aslında demokrasinin yanından bile geçemediniz. Bir kere bile burada PKK terörünü lanetleyemediniz." diye konuştu.
-"Allah'ın laneti üzerine olsun"
Akdağ, gözaltına alınan veya tutuklanan milletvekillerinden bahsedildiğine değinerek, şöyle devam etti:
"Meclisin çatısı altında dokunulmazlıkları kaldıran sizler değil misiniz, Meclisin iradesi değil mi? Demokrasiden bahsediyorsanız Meclisin iradesine de saygı göstereceksiniz. Bu çatı altındaki bütün milletvekillerinin birinci görevi, milletin iradesi dışında başka irade tanımamaktır. Gerçekler acı, o 44 şehitle beraber çok acı. Bu acıyı siz de bizimle beraber yüreğinizde hissetmek zorundasınız. Terörist cenazelerinin altına girerek demokrasiden bahsetmeyin. Doğru konuşmuyorsunuz.
Alçak terör örgütleri adı ne olursa olsun PKK, DAEŞ ya da PKK diyemedikleri için TAK, FETÖ bunların kanlı eylemlerini ve destekçilerini lanetliyorum. Allah'ın laneti onların üzerine olsun. Bu kanlı terör örgütlerinin arkasında duran, sırtını sıvazlayanlar bilsinler ki bu millete güçlerini geçiremezler. Herhangi bir ilçede, beldede PKK teröristlerinin silahları olacak, silahları yoksa selamları olacak, siz orada demokrasiden bahsedeceksiniz. Hadi oradan, kime inandıracaksınız. O kendilerini aptal gibi gösteren, aptal rolü oynayan bir takım Avrupalı politikacılara bunu yutturduğunuzu zannedebilirsiniz. Hükümet olduğumuz için o kanlı terör örgütüyle mücadele ediyoruz ve edeceğiz. Kefenlerimizi bunun için giydik sonuna kadar mücadele edeceğiz."
-"Koruyucu sağlığa ayrılan bütçeyi 5 kat artırdık"
Bakanlığın bütçesine ilişkin de bilgi veren Akdağ, bakanlığın, bütçenin 62 milyarını kullandığını bildirdi. Akdağ, bütçenin yarısının genel bütçeden, yaklaşık yarısının da döner sermaye bütçesinden geldiğini ifade etti.
Akdağ, iktidarlarından önce köylere ambulans gitmediğini, hamileler ambulans istediğinde, "Ambulans politikamızda hamileleri taşımak yok" yanıtının alındığını belirtti. Akdağ, bu ülkenin çocuklarının üçüncü dünya ülkelerinin hastalıkları, ishal, zatürre, kızamık nedeniyle hayatını kaybettiğini anımsattı.
Akdağ, Türkiye'de her bin bebekten 7,6'sının hayatını kaybettiğini, farklı bir hesaplama kullanan Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre ise bu oranın binde 10 olduğuna işaret etti.
Koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmesi gerektiğine dikkati çeken Akdağ, koruyucu sağlığa ayrılan bütçeyi 5 kat artırdıklarını vurguladı. Akdağ, 2017'de koruyucu sağlık hizmetlerine 12 milyar 706 milyon lira harcayacaklarını ifade etti.
Akdağ, doğum öncesi bakım hizmetini en az bir kere alan anne ya da bebek oranını yüzde 70'lerden yüzde 99'lara, sağlık kuruluşlarındaki doğum oranını yüzde 75'ten yüzde 99'a çıkardıklarını anlattı.
Tarama testlerinden sadece birinin doğan bebeklerin yarısına yapılırken bugün 6 tarama testini, 2017'de ise 7 tarama testini neredeyse bütün çocuklara uyguladıklarının altını çizen Akdağ, Dünya Sağlık Örgütünün aşılamada Türkiye'yi örnek ülke olarak gösterdiğini söyledi.
Akdağ, aile hekimliği uygulamasının yeni dönemde gelişerek devam edeceğini, yıl sonuna kadar her 3 bin 250 vatandaşa bir aile hekimi şeklinde bir yoğunluk kazandırmayı planladıklarını, 2017'de ise her 2 bin 900 kişiye bir aile hekimi olacak şekilde aile hekimi sayısını artırdıklarını bildirdi.
AK Parti iktidarından önce tıp fakültelerine yılda 4 bin 500 öğrenci alındığına işaret eden Akdağ, öğrenci sayısını ve kaliteyi artırarak yollarına devam edeceklerini belirtti.
-Düz paket uygulaması
Tütün mücadelesinin çok büyük başarı kazandığını vurgulayan Bakan Akdağ, "Tütün mücadelemizde gerileme var. Gençler arasında tütün içme oranları arttı. Onun için yeni bir programa başlıyoruz. 2017'de düz paket uygulamasına geçmek için hazırlıklarımızı tamamladık. Ayrıca açıkta sigara satılmaması konusunda yeni adımlarımız olacak. Bağımlılıkla da çok ciddi mücadele içindeyiz." dedi.
Akdağ, kanserde erken teşhis ve tarama sayesinde uzak metastas oranlarını kısa sürede düşüren nadir ülkeler arasında yer aldıklarını ifade etti.
Tifo vaka sayısını 2002'de 24 bin 390'ken bugün 27'ye düşürdüklerini aktaran Akdağ, bunun anlamının Türkiye'nin temiz su içtiği, sebzelerini temiz suyla yıkadığı anlamına geldiğini anlattı.
Sağlıkta dönüşüm programının ikinci fazına geçeceklerini vurgulayan Akdağ, 2017'de bu konuda ciddi bir çalışma içinde olduklarını, yılın ilk 3 ayında bu çalışmalarını bitireceklerini söyledi.
Akdağ, 2002'de, 618 adet 112 acil ambulansıyla hizmet verirken, bugün sayının 5 bine ulaştığını, hava ambulansıyla taşıdıkları vatandaşların sayısının 40 bine ulaştığını ifade etti.
Yoğun bakım yatağı sayısının 13 bin 200'e çıktığını dile getiren Akdağ, 2017'de 14 bin 200 yoğun bakım yatağına sahip olacaklarını belirtti. Akdağ, yoğun bakım ihtiyacı olduğu için bir şehirden başka şehire nakledilen hasta oranının yüzde 2,4 olduğunu, ikinci dönemde bunun olmaması için çalışacaklarını kaydetti.
- Kavga
HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, sataşma gerekçesiyle söz alarak, kendilerine iradeden bahsedildiğine belirterek, "Bu imzaları hangi metni görüp de imzaladınız? Anayasa oylamasında milletvekillerinin oy pusulalarına komiser koyup bakacak mısınız?" diye sordu.
Bilgen, Kars'ta 6 aydır tomografi cihazının kayıp olduğunu savunarak, bunun hesabının verilmesini istedi.
HDP Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan, AK Parti'li milletvekillerinin Kur'an-ı Kerim'in referans alınmasından bahsettiğini belirterek, Kur'an-ı Kerim, Hz. Muhammed'in hakemliğine gidilmesini istedi. Nisa Suresi'ne işaret eden Aslan, "Ey iman edenler, eğer tartışırsanız Allah'a ve Resulüne müracaat edin. Eğer inanıyorsanız ve ahiret gününe iman ediyorsanız bu sizin için daha hayırlıdır. Buyurun Kur'an-ı Kerimi hakem yapalım. O yok diyorsanız, İncil, Zebur, Tevrat, Hinduizm, Budizm neyi istiyorsanız... Hakemi kabul edin. Biz size Kuran'a buyurun diyoruz." diye konuştu.
AK Parti ile HDP'li milletvekillerinin karşılıklı birbirine laf atması üzerine TBMM Başkanvekili Akif Hamzaçebi birleşime ara verdi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp ile AK Parti Antalya Milletvekili Gökcen Özdoğan Enç karşılıklı laf atmaya başladı ve birbirinin üzerine yürüdü. Enç'i araya giren TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, AK Parti Grup Başkanvekili İlknur İnceöz sakinleştirmeye çalıştı ve sırasına oturttu.
Daha sonra AK Parti'li ve HDP'li milletvekilleri birbirinin üzerine yürüdü. Bu sırada yumruklaşmaya varan kavga yaşandı.
Verilen aranın ardından TBMM Başkanvekili Akif Hamzaçebi, İstanbul'da son derece acı bir olay, bütün toplumu yasa, üzüntüye boğan bir olay yaşandığını anımsatarak, terörü TBMM olarak hiçbir zaman onaylamayacaklarını ifade etti.
İstanbul'daki olayın ardından cenaze törenine katıldığını ve hastanedeki yaralıları ziyaret ettiğini anlatan Hamzaçebi, "Çok acı bir tablo. Bunun gerginliğini yaşıyoruz. Bu atmosferi de bütçe görüşmelerine taşıyoruz. Bize düşen bu gerginliği buraya taşımak değil. Genel Kuruldaki bu gerginliği hiç onaylamıyorum." dedi.
Kürsüye çıkanlara laf atılmamasını, sükunetle görüşmelerin yapılmasını isteyen Hamzaçebi, "Gerginlik nedeniyle Behçet Yıldırım'ın revire kaldırıldığını öğrendim. Yıldırım'a geçmiş olsun diyorum. Cinsiyetçi sözlerin, kadın milletvekillerine yönelik sözlerin olduğu ifade edildi, bunu da asla onaylamıyorum. Lütfen bu tür yaklaşımlardan uzak duralım." uyarısında bulundu.