17 °c

Adalet Bakanı Bozdağ:

ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Başkanlık sistemi Türkiye'ye, Türk milletinin iradesiyle gelecektir, anayasayla gelecektir. Türk milletinin temsilcilerinin oluşturduğu parlamento bir araya gelip Türkiye'nin hükümet sistemini değiştirmeyi kararlaştırdığı ve anayasanın aradığı çoğunluğu sağladığı zaman, başkanlık sistemi zaten Türkiye'ye gelecektir. Buna...

Politika Haberi
Adalet Bakanı Bozdağ:
Adalet Bakanı Bozdağ:

ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Başkanlık sistemi Türkiye'ye, Türk milletinin iradesiyle gelecektir, anayasayla gelecektir. Türk milletinin temsilcilerinin oluşturduğu parlamento bir araya gelip Türkiye'nin hükümet sistemini değiştirmeyi kararlaştırdığı ve anayasanın aradığı çoğunluğu sağladığı zaman, başkanlık sistemi zaten Türkiye'ye gelecektir. Buna Kılıçdaroğlu'nun engel olma imkanı yoktur. Çünkü biz demokratik bir hukuk devletiyiz." dedi.

Bakan Bozdağ, HSYK Konferans Salonu'nda düzenlenen 10. Dönem İdari Yargı Hakim Adayları Kura Töreni'nin ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun TOBB Genel Kurulu'nda "Başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz" şeklindeki sözlerine yönelik değerlendirmesi sorulan Bozdağ, Kılıçdaroğlu'nun TOBB'da çok talihsiz bir konuşma yaptığını söyledi.

Kılıçdaroğlu'nun muhalefet görevini de TOBB'a, başka sivil toplum örgütlerine yüklemek istediğini ifade eden Bozdağ, "Bu millet, muhalefet yapma görevini Sayın Kılıçdaroğlu'na verdi. Kendi belli ki muhalefet görevini başarılı şekilde yapamıyor, yardımcılara ihtiyacı var ve misafiri olarak gittiği TOBB'da, TOBB'un Sayın Başkanına, değerli üyelerine karşı da çok saygısızca ifadeler de kullandı. Onun için buradan bu yaklaşımını da kınadığımı ifade etmek isterim." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun başkanlık sistemini ya bilmediğini ya da bildiği halde vatandaşlarda olumsuz kanaat oluşması için kötülediğini, sanki kanunları, yürütmeyi bir kişi yapacakmış gibi konuştuğunu aktaran Bozdağ, "Ama bilmemiz gerekir ki, başkanlık sisteminin tanımı, yasama ve yürütmenin birbirinden tam ayrı, birbirine karşı tam bağımsız olduğu sistemin adıdır. Burada kuvvetler ayrı, birbirinden bağımsız, daha etkin bir yasama var, daha etkin bir yasama denetimi var, daha güçlü bir parlamento var, daha güçlü bir milletvekili var. Sanki başkanlık sisteminde yasama yokmuş, milletvekili yokmuş, yasama denetimi yokmuş gibi bir algı oluşturmaya çalışıyor." değerlendirmesinde bulundu.

- "Başkanlık sistemini karalamak için"

Bunun bilinçli bir yaklaşım olarak g öründüğünü ifade eden Bozdağ, başkanlık sistemini karalamak için yapılan bir yaklaşım olduğunu söyledi. Bakan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Kılıçdaroğlu'nun 'Başkanlık sistemi bu ülkede kan akmadan gelmez' diye bir değerlendirmesi oldu. Fevkalade talihsiz bir yaklaşım. Bunu şiddetle reddediyorum, kınıyorum. Başkanlık sistemi, Türkiye'ye kanla gelmez. Kimse zaten başkanlık sisteminin kanla geleceğini söylemiyor. Kılıçdaroğlu bunu ifade ediyor. Başkanlık sistemi Türkiye'ye, Türk milletinin iradesiyle gelecektir, anayasayla gelecektir. Türk milletinin temsilcilerinin oluşturduğu parlamento bir araya gelip Türkiye'nin hükümet sistemini değiştirmeyi kararlaştırdığı ve anayasanın aradığı çoğunluğu sağladığı zaman, başkanlık sistemi zaten Türkiye'ye gelecektir. Buna Kılıçdaroğlu'nun engel olma imkanı yoktur. Çünkü biz demokratik bir hukuk devletiyiz."

Demokratik hukuk devletinde yasaların, anayasanın nasıl yapılacağının belli olduğunu vurgulayan Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:

"Demokratik usullerle anayasa yapmak veya değiştirmek, anayasaya konulan hükümet sistemini değiştirmek darbe değildir, hukuka aykırı bir durum değildir, aksine demokrasinin ruhuna uygun bir davranıştır. Esas burada demokrasiyle bağdaşmayan, milli iradeye saygısızlık, Sayın Kılıçdaroğlu'nun 'başkanlık sistemi kan akmadan gelmez' yaklaşımıdır. İşte bu CHP'nin faşist yaklaşımının Sayın Genel Başkanın ağzından dillendirilmesidir. 'Biz, demokratız' diyor, 'içimize sindirmişiz' diyor. Nasıl sindirmiş içine? 'Başkanlık sistemi gelirse kan akacak' diyen bir adam, demokrasiyi içine sindirmiş bir adam mıdır? Bunu söyleyen bir Genel Başkan, milli iradeye saygı duyan bir Genel Başkan olarak nitelendirilebilir mi? 'Meclis'in iradesine saygı duyuyorum' diyen bir Genel Başkan olarak takdim edilebilir mi? Bu, Türkiye için büyük bir talihsizliktir."

- "Bu sistem tartışmalarına bir nokta koyacak"

Başkanlık sisteminin Türk milletinin iradesiyle geleceğinin altını çizen Bozdağ, "Bugün gelir, yarın gelir ama Türkiye eninde sonunda bu sistem tartışmalarına bir nokta koyacak ve başkanlık sistemine geçecektir. Anayasa değişikliği yapılarak geçecektir ya da yeni anayasa yapılarak geçecektir. Başkanlık sistemi geldiğinde Türkiye'de kan değil, bayram olacaktır. Çünkü milletimiz, hükümet sisteminin Türkiye'ye ödettiği bedelden kurtulacak." dedi.

Başkanlık sistemiyle parlamentonun içinden değil, doğrudan milletin verdiği reyle sandıktan çıkan hükümetlerin Türkiye'yi yöneteceğini, başkanın doğrudan sandıktan çıkacağını belirten Bozdağ, 7 Haziran seçiminin ardından yaşanan hükümet tartışmalarını hatırlattı. Bozdağ, "Ama başkanlık sistemi olsaydı 7 Haziran akşamı Türkiye asla bir tartışmaya girmezdi, Başkan belli olurdu ya da 15 gün sonra belli olurdu." diye konuştu.

Zayıf liderlerin başkanlık sistemine karşı olduğunu ifade eden Bozdağ, çünkü halkın zayıf bir lideri başkan seçmeyeceğinin altını çizdi.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir nevi başkanlık seçimi gibi olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısında diğer partilerin kendi genel başkanlarını adaylığa layık göremediklerini, toplumda daha fazla destek alacağına inandıkları bir ismi aday gösterdiklerini anlattı.

- "Liderlik vasfı olmayanlar, başkanlık sistemine karşılar"

Başkanlık sistemi olsa CHP'lilerin Kılıçdaroğlu'nu aday göstermeyeceğini savunan Bozdağ, "Neden? Toplumun onu başkan olarak seçemeyeceğini bilirler. Daha güçlü, karizmatik, milletin beğeneceği özellikleri olan birisini başkan yapmak için aday gösterirler. O yüzden liderlik vasfı olmayanlar, başkanlık sistemine karşılar." değerlendirmesinde bulundu.

Başkanlık sisteminde kaybedenin gittiğini, kazananın da 4 sene sonra gittiğini aktaran Bozdağ, şöyle devam etti:

"Sayın Kılıçdaroğlu geleli epey oldu, 6 sene oldu. Kaybetti, gitti mi? Gitmedi, kazandığı bir seçim var mı, yok. Eğer başkanlık sistemi olsaydı CHP şimdiye kadar Kılıçdaroğlu'ndan 10 defa kurtulmuştu. Amerika'da başkanlık sistemini kaybeden liderleri hatırlayanınız var mı? Kaybeden gitti. Şimdi Obama, ikinci dönem o da kasımda yapılacak seçimden sonra bırakıyor. Başkanlık sisteminde krallık olabilir mi? Onun için kaybede, kaybede siyaset koltuğunu koruyanlar, başkanlık sistemine karşı çıkıyorlar. Neden, çünkü başkanlık sistemi başarısız lideri sevmez, başarısız lideri beslemez, genel başkanlık koltuğunda tutmaz, tutulmasına da izin vermez."

Kaybede kaybede koltuklarını tahkim eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının başkanlık sistemini istemediğini dile getiren Bozdağ, "Kan akmayacaktır. Kılıçdaroğlu'na rağmen millet sevgiyle, saygıyla başkanlık sistemine geçecektir. Belki bir kan olur. Ne kanı olur o? Başkanlık sistemine geçme vesilesiyle, sevinç ve duayla milletin şükür için kestikleri kurbanların kanı olabilir. Yoksa herhangi bir insanımızın burnu, Türkiye'de hiçbir demokratik adımda kanamamıştır. Bundan sonra da kanamayacaktır." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nu şiddetle kınadığını söyleyen Adalet Bakanı Bozdağ, "Demokrasiye inanan, demokratik usullerle, anayasaya uygun bir şekilde yapılan değişimin karşısında 'kan' lafını ağzına alamaz"diyerek Kılıçdaroğlu'nun demokrasiyi içine sindirmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Bozdağ, "Milletin iradesini içine sindirsin. Ondan sonra konuşsun. Bir de demokrat geçiniyor. Demokrasi kim, sen kim. Demokrasiyi içine sindiren birisi, bunu diyebilir mi, diyemez. Ama maalesef Sayın Kılıçdaroğlu bunu ifade etti. Soruşturma konusu, şu anda ben de medyadan duydum. Tabii bu adli bir konudur. Bu konuda benim bir şey söylemem doğru olmaz. Cumhuriyet savcılıkları böyle bir gerek duyup başlatmışsa o bir adli süreçtir. Yasaların hükümleri çerçevesinde yürüyecek bir süreçtir. Şu aşamada buna dair bir değerlendirme yapmam doğru olmaz." diye konuştu.

- "İşin başında bu şart yoktu"

Avrupa Birliği vize muafiyetine yönelik soru üzerine de Bozdağ, şunları söyledi:

"Benim bildiğim Avrupa Birliği süreciyle ilgili, vize muafiyeti çerçevesinde Türkiye'nin yerine getireceği 72 konunun içerisinde, terörün tanımı ve terörle mücadele yasasında değişiklik ön gören bir düzenleme yoktu. Bu ne zaman gündeme geldi? Türkiye'nin 30 Haziran'da vize serbestiyeti kapsamına alınmasına ilişkin, en son geçen haftalarda verilen karar üzerine gündeme geldi. Orada komisyon bir karar verdi ve bu karar parlamentoda dün oylanacaktı, o karar üzerine yazılan 7 şarttan birisi o. Sonradan çıkan bir şart bu. İşin başında bu şart yok, benim bildiğim kadarıyla yok. Çünkü terörle ilgili bir değişiklik yapılacaksa, bu Adalet Bakanlığının işi. Bizim Avrupa Birliği vize serbestiyeti çerçevesinde yükümlülük olarak yapmaya çalıştıklarımız arasında bu yoktu. Böyle bir talep de yoktu."

Bunun samimi bir yaklaşım olmadığını aktaran Bozdağ, Türkiye'nin terörle, PKK, DAEŞ ve diğer terör örgütleriyle etkin mücadele ettiğini kaydetti.

Terörle etkin mücadele eden ülkenin kanunlarının terörle mücadeleye elverişli olmasının anayasa, yasa ve insan hakları sözleşmeleri gereği olduğuna dikkati çeken Bozdağ, Türkiye'nin mücadelesini hukuk içerisinde yürüteceğini bildirdi.

Bekir Bozdağ, "DAEŞ terör örgütüne karşı mücadele için herkesle işbirliği yapan Avrupalı dostlarımızın, PKK terör örgütüne karşı mücadele söz konusu olduğu zaman farklı yaklaşımların içerisine girmeleri kabul edilemez bir durumdur. Şu anda Avrupa Birliği üyesi ülkelerin hepsinin üzerinde ittifak ettiği bir terör tanımı yok. Herkes ayrı bir tanım yapıyor, herkes ayrı bir değerlendirme yapıyor, kendi ihtiyaçlarına göre bir değerlendirme yapıyor. Türkiye'nin tanımı da bunlardan biridir." değerlendirmesini yaptı.

Avrupa Konseyi'nin ve Avrupa Birliği'nin tanım olarak sundukları ifadelerden Türkiye'nin tanımının daha demokratik olduğuna değinen Bozdağ, arada fark olduğunu vurguladı.

Adalet Bakanı Bozdağ, şöyle konuştu:

"Onların istediği şey, tanımdan öte terör örgütünün propagandasını yapmanın serbest olması. PKK'nın, DAEŞ'in, DHKP/C'nin propagandasının serbest olması. Almanya'da siz, El-Kaide'nin veyahutta Belçika'da El-Kaide'nin, DAEŞ'in propagandasını serbest ediyor musunuz? Oraya çıkıp insanların 'DAEŞ terör örgütüne katılan, gelin sizi oraya götürelim, terörist olun, şöyle olun, şurada eğitim veriyorlar, bunu yapıyorlar, kayıtlar yapalım' dedikleri zaman buna Belçika'da veyahutta Fransa'da veya Almanya'da müsaade ediliyor mu? Hiçbirinde müsaade edilmez. Hiçbir yerde müsaade edilmez. Terör örgütlerinin lehine propaganda yapmaya dünyanın hiçbir ülkesi izin vermiyor. Türkiye de vermiyor. Böyle bir şeyi Türkiye'nin yapması söz konusu değildir."

- "Eşitlik, eşit muamele istiyoruz"

Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde üzerine düşen mükellefiyetleri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yerine getireceğini belirten Bozdağ, Türkiye'den istenmemesi gerekip de sonradan istenen, çıkarılan şeyler konusunda da muhatapları samimi olmaya davet ettiklerini aktardı.

Vize serbestisi tanınan başka ülkelere bakıldığında Türkiye'ye koşulan şartların onlara koşulmadığının altını çizen Bozdağ, "El Salvador'a var. Onlara koşmamışlardır. Dubai'ye var. Onlara koşmamışlar. Dünyanın pek çok ülkesine bakın Türkiye'ye koştukları şartın kaçını onlara koşmuşlar? Biz eşitlik istiyoruz, eşit muamele istiyoruz ve muhataplarımızdan samimi olmalarını istiyoruz. Yani biz kimseyi aldatmak istemiyoruz. Kimsenin de bizi aldatmasını istemeyiz. Türkiye bu konuda üzerine düşenleri yaptı, bundan sonra da samimi olarak yapacaktır. Ama bizim terörle mücadelemizi, ülkemizin ulusal güvenliğini zaafa uğratacak bir adım atmamızı kimsenin bizden beklemeye hakkı yoktur." açıklamasında bulundu.

Sıradaki Haber