KONYA (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Eğer döviz üzerindeki dalgalanma, yani Türk lirasının değer kaybı, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarından kaynaklanıyor olsaydı, durum oldukça ciddi olarak değerlendirilebilirdi. Ama büyük oranda Türkiye dışındaki gelişmelerden ve özellikle de döviz üzerindeki birtakım spekülasyonlardan kaynaklanan nedenlerle Türk lirası değer kaybetmiş oldu. Şimdi vatandaşlarımız tam bir seferberlik ruhuyla bu kampanyaya destek veriyorlar ve önümüzdeki günlerde ümit ediyoruz ki Türk lirası hak ettiği seviyelere gelecektir." dedi.
Kurtulmuş, AK Parti Konya İl Başkanlığınca bir otelde düzenlenen “Tanıtım Medya Günleri” toplantısında yaptığı konuşmada, siyasi hayatı boyunca pek çok kez geldiği kentte yerel medyanın son derece kuvvetli ve titiz olduğunu gördüğünü, Konyalı basın yayın kuruluşlarının temsilcileriyle bir arada olmaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.
Türkiye’nin gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, bugün Fırat Kalkanı Operasyonu’nda bir askerin şehit olduğunu aktararak, şehide Allah’tan rahmet, ailesine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve millete başsağlığı dileğinde bulundu.
Fırat Kalkanı Operasyonu’nun, Türkiye’nin ulusal güvenliğiyle ilgili olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "olmazsa olmaz" hale geldiği için karar verilerek operasyonun icra edilmeye başlandığını ifade etti.
Kurtulmuş, operasyonun ilk gününden itibaren Türkiye'nin tavrının açık olduğunu dile getiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye, sınırlarının ötesinden terör örgütleri vasıtasıyla kendisine gelen tehditleri ortadan kaldırmak, sınırlarındaki şehirlerin güvenliğini sağlamak amacıyla bu operasyona başlamıştır. Bu operasyonun ikinci amacı ise DEAŞ terör örgütü başta olmak üzere hemen operasyonun konusu olan beş bin kilometrekarelik alandan, bütün terör örgütlerini temizleyerek güvenli bölge oluşturulmasının alt yapısının hazırlanmasıdır. Üçüncü amacı ise Suriye’nin kuzeyinde bir bölgenin, bir terör örgütünün elinde olmasının önüne geçerek, orada bir PYD koridorunun oluşmasının önüne geçerek Suriye’nin ikiye, üçe bölünmesinin önüne geçmek ve böylece Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamaya katkı sağlamaktır. Bu amaçlar çerçevesinde Özgür Suriye Ordusu’nun planladığı harekata Türkiye lojistik destek veriyor. Allah’a şükür şimdiye kadar hedeflediğimiz noktalara doğru ilerliyoruz. Ümit ederim ki Özgür Suriye Ordusu, bu çerçevede en kısa zamanda hedefine ulaşmış olur. Türkiye, buradaki tespit ettiği önceliklerine ulaşmış olur ve böylece Suriye’nin bu bölgesinde bir güvenli bölge oluşmuş olur.”
- “Musul, Musulluların, Rakka, Rakkalıların, Halep Haleplilerindir”
Numan Kurtulmuş, Suriye ve Irak’taki şehirlerde DEAŞ’a karşı yapılacak operasyonlarda fikirlerinin açık olduğunu, Musul, Rakka ve diğer şehirler için de bu düşencelerinin geçerli olduğunu ifade etti.
Harekatlar sürdürülürken, buradan sadece mevcut terör örgütü DEAŞ’ı çıkarmanın yeterli olmayacağını, DEAŞ’ın oralardan çıkarıldıktan sonra bu şehirlerde hangi modelde bir yönetimin oluşacağının da önem taşıdığını ifade ettiklerini anlatan Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Bunun için diyoruz ki Musul, Musulluların, Rakka, Rakkalıların, Halep Haleplilerindir. Bu bölgede, bu şehirlerde yaşayan insanlar kimlerse onlara destekler verilerek bu şehirlerin DEAŞ’tan kurtarılması ve sonrasında da başka silahlı gruplara bu şehirlerin bırakılmaması, bölge barışı için önemlidir. Musul’dan DEAŞ’ı çıkarmak için oraya Haşdi Şabi ya da PYD’nin yerleştirilmesi, bölge barışına ciddi bir katkı sunmayacağı gibi, çok daha farklı çatışmaların da kaynağı olabilir. Dolayısıyla bizim bu bölgede özellikle uygulamaya çalıştığımız model budur. Cerablus modeli diyebileceğimiz bu model, başarılı olmuştur. Fırat Kalkanı Operasyonu’nda ümit ediyorum ki Türkiye, en kısa zamanda hedeflediği sonuçlara ulaşacak ve o bölge, güvenli bir bölge olarak Suriye’nin önemli bir bölgesi haline gelecektir.”
- “Algı operasyonlarının bir parçası olmamak lazım”
Ekonomideki gelişmelere ilişkin de açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra yaptıkları birçok toplantıda, FETÖ’nün insan hakları ihlalleri iddiası ve ekonomide algı operasyonlarına yönelebilecekleri tespitlerini yaptıklarını anlattı.
Kurtulmuş, FETÖ’nün hemen uluslararası alandaki networklerini harekete geçirerek olağanüstü hal sırasında açığa alınanları bahane ederek, “FETÖ mağdurları” edebiyatı üzerinden bir algı operasyonu oluşturulmaya ve Türkiye’de insan hakları ihlallerinin ayyuka çıktığı, insan haklarına dikkat ile riayet edilmediğinin uluslararası alanda anlatılmaya başlandığını aktardı.
Bunun, tam bir algı operasyonu olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şöyle dedi:
“Maalesef bu algı operasyonuna birtakım destekler de buldukları ifade edilebilir. Ancak bu süreçte hükümetimizin son derece titiz olduğunu, devletten bu FETÖ eşkıyalarını temizlerken hiç kimseye haksızlık yapmamak için kılı kırk yararak bu süreci yönettiğimizin, bir kere daha altını çizmek isterim. Böyle olduğu için itirazlarında haklı görülenler, yine KHK’larla görevlerine iade ediliyor. Ancak, FETÖ mağdurları kavramı üzerinden oluşturulmaya çalışılan bu algı operasyonlarının bir parçası olmamak lazım. Evet, herhangi bir şekilde mağduriyet varsa bunlar giderilmektedir ama kusura bakmayın, eğer bir mağdurdan bahsedeceksek 248 şehidimiz ortadadır, 2 bin 100’ün üzerinde gazimiz ortadadır, 79 milyon vatandaşımız ise uçurumun kenarından dönmüştür. Eğer bir mağduriyetten bahsedeceksek topyekun Türkiye Cumhuriyeti, darbenin kenarından dönmüştür. Buradaki bu operasyonlara dikkat edilmesi gerektiğinin de bir kere daha altını çizmek isterim.”
- “Çok şükür bugün itibarıyla 3.39’a düştü”
Kredi derecelendirme kuruluşlarının bazılarının, hiçbir gerekçe ortada yokken ve ekonomik rasyonelite üzerinde böyle bir yorum yapmak mümkün değilken, Türkiye’nin notunu durağana çevirdiklerini hatırlatan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bunun yapılmakta olan algı operasyonunun bir parçası olduğunu belirtti.
Kurtulmuş, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere herkesin bu konuyla ilgili gerekli siyasi açıklamaları yaptığını ve bu algı operasyonun savuşturulduğunu aktararak, şunları ifade etti:
"Yine bu süre içerisinde milletimizin darbeden sonra 13 milyar dolar parasını getirip dövizlerini bozdurdu, Türk parası olarak bunu piyasaya sürmüş oldu. Arkasından kurlar üzerinden birtakım oynamalar, oynaklıklar ortaya çıktı. Birtakım operasyonlarla yeniden ‘Türkiye ekonomisi çözülüyor, dağılıyor’ algılarının oluşturulmaya başlandığını gördük. Çok şükür bugün itibarıyla 3.39’a düştüğünü televizyondaki alt yazılarda gördüm. Vatandaşlarımız, sayın Cumhurbaşkanımızın çağrılarına uyarak hassasiyetle ellerindeki dolarları bozduruyor. Vatandaşlarını dövizlerini bozdurarak Türk lirasının değer kaybının önlenmesi için piyasaları rahatlatacak bir çaba içerisindeler. Bir kere daha çok teşekkür ediyoruz. Ayrıca kamu kurum ve kuruluşları da döviz üzerinden yaptığı işlemlerini Türk lirası üzerinden yapma kararı alıyorlar, bunlar yavaş yavaş her kurum kendince önceliklerini ortaya koyarak, döviz üzerinden yapılan işlemlerini Türk lirası üzerinden yapma kararlığını kamuoyu ile paylaşıyorlar. Bunun da ümit ediyorum ki döviz üzerindeki dalgalanmaya bir son vereceğini ve Türk lirasının normal seviyelerine geleceğini sizlerle paylaşmak isterim. Eğer döviz üzerindeki dalgalanma, yani Türk lirasının değer kaybı, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarından kaynaklanıyor olsaydı, durum oldukça ciddi olarak değerlendirilebilirdi. Ama büyük oranda Türkiye dışındaki gelişmelerden ve özellikle de döviz üzerindeki birtakım spekülasyonlardan kaynaklanan nedenlerle Türk lirası değer kaybetmiş oldu. Şimdi vatandaşlarımız tam bir seferberlik ruhuyla bu kampanyaya destek veriyorlar ve önümüzdeki günlerde ümit ediyoruz ki Türk lirası hak ettiği seviyelere gelecektir. Bu anlamda da bu ekonomik algı operasyonlarını da bir şekilde sonlandırmış olacağımızı ifade etmek isterim."
- "Rusya gezisi de oldukça verimli bir şekilde geçiyor"
Dış politika konusunda da görüşlerini paylaşan Kurtulmuş, Türkiye'nin Suriye’deki sorunun çözülmesinde barışçıl bir perspektif üzerinde çalışma konusu başta olmak üzere etrafındaki uluslararası problemlerin çözülmesi için yeni bir yaklaşım içerisinde bulunduğunu dile getirdi.
Kurtulmuş, "Bu çerçevede Rusya ile olan ilişkilerin iyileştirilmesi, bunun için gerekli adımların atılmasıyla ilgili süreç başlamıştır. Sayın Başbakanımız bugün itibarıyla Rusya gezisinden Tataristan ayağına başladı. Rusya gezisi de oldukça verimli bir şekilde geçiyor. Bu gezinin sonuçlarını da kısa süre içerisinde Türkiye ekonomisine olumlu yansıyacağını ifade etmek isterim. Bu görüşmelerde karşılıklı alışverişlerde milli para birimi üzerinden alışverişin yapılması konusunda da bir mutabakat ortaya çıkmıştır." sözlerine yer verdi.
- “Türkiye’nin bir tane ekseni vardır, o da kendi eksenidir”
Türkiye’nin sadece dünyanın bir bölgesiyle ilişkilerini sabitleyip, diğer kısımları yok sayarak yoluna devam edebilecek bir ülke olmadığını dile getiren Kurtulmuş, dünyanın bütün farklı merkezleriyle eş zamanlı olarak dış politika yürütebilinecek çok fazla imkanın olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, şu ifadelere yer verdi:
"Bu anlamda da dünyanın nadir ülkelerindedir. AB aday ülkesidir, NATO’nun üyesidir, İslam İşbirliği Teşkilatının üyesidir, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı üyesidir, Orta Doğu ve Balkan ülkelerinin bir parçasıdır. Bazıları zaman zaman ‘Türkiye eksen mi değiştiriyor?’ diye sorarlar. Bu, Türk siyasetinde Türkiye’nin rolünü ve gücünü kavramamış olanların öteden beri sormuş oldukları bir sorudur. Hayır. Türkiye eksen falan değiştirmiyor, Türkiye’nin bir tane ekseni vardır, o da kendi eksenidir. Türkiye, kendi ekseni etrafında tarihin, jeopolitiğin bugünkü siyasi gerçeklerin kendisine sunmuş olduğu imkanları kullanacak siyasi birikime de sahiptir. Dolayısıyla Türkiye, bütün uluslararası alandaki bu çalışamları sürdürecek, çok taraflı ve eş zamanlı ilişkilerini artıracak. Bizim dış politikadaki perspektifimizin, düşmanlıkları mümkün olduğu kadar azaltmak, dostlukları da mümkün olduğu kadar artırmak olduğunu bir kere daha ifade etmek isteriz. Ama bütün bunları yaparken Türkiye, şurayla burayla ilişkilerini sürdürürken öne almış olduğu bir numaralı meselesi, Türkiye’nin milli menfaatleridir.”