KAYSERİ (AA) - Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, yeni enerji santralleri kurulmasına ilişkin, "Tüm bunlara itiraz edenler 3 gün elektriksiz oturun da göreyim sizi. 3 gün elektriksiz kalın, evinizde buzdolabı çalışmasın, televizyon çalışmasın, bilgisayarınız, internetiniz çalışmasın, elektriğiniz yanmasın. 'Efendim, başka şeyler düşünmek lazım.' Ne kaldı geriye? Yurt dışından doğalgaz getireceğiz, onunla imal edeceğiz, para vereceğiz. O da doğalgazı canının istediği gün kesecek. Kavgalı olduğunuz gün kesecek, stratejik bir ortam olduğunda kesecek. Dışarıya bağımlı kalacaksınız, öyle mi? Bu nasıl bir mantıktır, bu nasıl bir akıldır?" dedi.
Özhaseki, bakanlığı tarafından bir otelde düzenlenen "Yatırım ve Hizmetleri Değerlendirme Toplantısı"nın açılışında yaptığı konuşmada, Kayseri'nin tarihi, ekonomisi ve sosyo-kültürel yapısı hakkında bilgiler verdi.
Çevreyi korurken yatırımların da önünü açmaları gerektiğini belirten Özhaseki, şunları söyledi:
"İlk etapta aklımıza enerji geliyor. İkisi çarpışıyor mu? Evet, çarpışıyor. Şu an itiraz edilmeyen enerji türü yok neredeyse. Diyeceksiniz yenilenebilir enerjiye itiraz yok. En çok ona var. 'Hidrolara karşıyız, oradaki biyoçeşitlilik yok olmasın.' Hidroyu koyduk bir kenara, suyla ilgili bir şey yapmıyoruz. zaten su zengini de değiliz. Türkiye'deki tüm suları toplasanız Tuna'nın yarısı kadar ediyor. Peki nükleere de karşıyız biz. Karşı olalım da bütün dünya kullanıyor. 'Nükleer çok tehlikeli.' Paris'in etrafında 200 kilometre mesafede en yakını 90 kilometre 6 tane tesis var. Londra'nın etrafında yine 200 kilometre mesafeyi esas alarak söylüyorum 9 tane nükleer tesis var. En yakını Londra'ya 70 kilometre. Madrid'in etrafında 4 tane var. 'Olsun onlar yapmış olabilir, onlar hatalıdır, biz yapmayalım.' Peki nükleeri de sildik koyduk bir kenara. Hele hele termik hiç olmaz. Termiği de yapmayalım, yerli kömürü de kullanmayalım. Peki dünya kendi kömüründen istifade ediyor. Türkiye yapmasın, bizim tabiatımız bitiyor. Onu da bir kenara koyduk. Geriye ne kalıyor? Güneş. Güneşin bir megavatı için 20 bin metrekare alanı kaplıyor. 20 bin metrekareyi 1 megavat için mahvediyorsun. Güneşi de kullanmayalım. Rüzgara izin veriyorsunuz. Kuşların göç yollarını mahvediyor. Onu da kaldıralım."
"Tüm bunlara itiraz edenler 3 gün elektriksiz oturun da göreyim sizi." diyen Özhaseki, sözlerine şöyle devam etti:
"3 gün elektriksiz kalın, evinizde buzdolabı çalışmasın, televizyon çalışmasın, bilgisayarınız, internetiniz çalışmasın, elektriğiniz yanmasın. 'Efendim başka şeyler düşünmek lazım.' Ne kaldı geriye? Yurt dışından doğalgaz getireceğiz, onunla imal edeceğiz, para vereceğiz. O da doğalgazı canının istediği gün kesecek. Kavgalı olduğunuz gün kesecek, stratejik bir ortam olduğunda kesecek. Dışarıya bağımlı kalacaksınız, öyle mi? Bu nasıl bir mantıktır, bu nasıl bir akıldır? Bu coğrafyada dışarıya bağımlı kalmak. Bunu söyleyenin iyi niyetinden şüphe ederim."
- "Yeşil İklim Fonu kuruyorlar, Türkiye'yi almıyorlar"
Özhaseki, bir denge içerisinde bu işleri götürmeleri gerektiğini vurgulayarak, "Bu yatırımlar yapılacak. Bir taraftan da çevreyi tahrip etmeden, doğayı perişan etmeden nasıl yapılacaksa hangi teknolojiler kullanılacaksa hangi filtre sistemi kullanılacaksa bütün bunları bizim sağlamamız gerek. Hem yatırımlar yapılacak hem de çevreyi koruyacağız. Bu iki dengeyi bir arada götürebilirsek bizden başarılısı yok. Çünkü çevre Allah'ın bir emanetidir bize." diye konuştu.
Dünyayı kirleten ülkelerin başında Çin, Hindistan, ABD ve AB ülkelerinin geldiğine dikkati çeken Özhaseki, Türkiye'nin dünyayı yüzde birin de altında kirletmesine rağmen, durmadan direktifler gönderildiğini kaydetti.
Özhaseki, Türkiye'nin üzerine düşeni zaten severek yaptığını belirterek, "Küresel ısınmaya bizim faydamız değil zararımız olsun ama Yeşil İklim Fonu kuruyorlar, Türkiye'yi almıyorlar. Müzakereci Mehmet Emin Bey var, çırpınıyor bizi de alın diye ama almamak için her türlü numarayı yapıyorlar. Zengin ülkeler istifade edecek, gelişmekte olan ülkeler istifade edecek fakat Türkiye'yi istifade ettirmemek için gayret ediyorlar." dedi.
Fas'ın Marakeş kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'na 195 ülkenin temsilcilerinin katıldığını anımsatan Özhaseki, şöyle devam etti:
"Burada dedim ki; bütün bunlar doğru, yaptıklarımız doğru. Burada bizim toplanmamız doğru, küresel ısınmaya karşı tedbir almamız doğru, Yeşil İklim Fonu'nda 100 milyar dolar toplanması ve küresel ısınmanın engellenmesi için bu gayretlerin yapılması doğru. Bunları niye yapıyoruz? Şunun için yapıyoruz, ileride doğabilecek, küresel ısınmadan dolayı biyoçeşitlilik zarar görür. Yani biraz kaba değimle bazı otlar kuruyabilir, çiçekler solabilir diye yapıyoruz. Sonra denizlerdeki bazı balık türleri de yok olabilir diye. Güzel ama biliyor musunuz şimdi denizlerde çocuklar ölüyor. Onlar canlıdan sayılmıyor mu? Suriye'de bir savaş var, 3 milyon insan geldi, biz bunlara 25 milyar dolar para harcadık. Açık kapı politikası izliyoruz. Hala gelen varsa almaya devam edeceğiz, karnını doyurmaya devam edeceğiz. O insanlar Avrupa'ya gelmek istediğinde siz kapıları kapatıyorsunuz. Bariyerler, tel örgüler örüyorsunuz. Onlardan 400'ü ülkenize gelsin mi gelmesin mi diye senelerce tartışıyorsunuz. Bu insanların ölmesine göz yumuyorsunuz ama 30 yıl sonra olacak küresel ısınmadan dolayı, bazı bitki çeşitlerinin, balık çeşitlerinin yok olma tehlikesine karşı 200 ülke toplanıyor, milyarlarca dolar ayırıyor, bunu tartışıyor ama şu anda denizlerde ölen insanları görmüyorsunuz."
- "Ezilip, büzülüp yalvarma devri bitti"
Özhaseki, insanların ölmesinin bu ülkelerin çok da umurlarında olmadığını kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İki yüzlü tavır devam ediyor. Belki merak ediyorsunuz, bu zor durumunuzda niye bu kadar para harcıyorsunuz falan diye dedim. Çok basit, insanız, vicdan taşıyoruz, merhamet taşıyoruz. Bugün çok vicdanlı olduğunu söyleyenler, bir fok balığı için günlerce artistik hareketler çekenler, otlar kurumasın diye yüz milyarları ayıranlar güya bir medeniyetin temsilcileri insanların ölümüne göz göre göre göz yumuyorlar, seyrediyorlar. Niye? Buradaki insan kimliğinden dolayı. Müslüman kimliği var ya. Türklere ve Müslümanlara orada bakış bir farklı. Üzülerek bunu da görüyoruz ne yazık ki."
Bunların farkında olarak hareket edeceklerini ama düşmanlık etmeyeceklerini kaydeden Bakan Özhaseki, "Bazı iyi değerler varsa almak için AB'nin kapısını da zorlayacağız, AB standartlarını da zorlayacağız. O standartları almak için elimizden geleni yapacağız ama ezilip, büzülüp ille bizi alın falan filan diye yalvarma devri de bitti. Hiç de umurumuzda değil." dedi.
(Sürecek)