MUĞLA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Dış politika milli olmadığı sürece ülkenin başı beladan kurtulmaz. Dış politikanın özelliği, iktidar ve muhalefetin aynı şeyleri söylemesinde yatar. Milli olmasının özelliği budur. Son 14 yılda ilk kez dış politika milli olmaktan çıkmıştır." dedi.
Çeşitli temas ve ziyaretler için Muğla'da bulunan Kılıçdaroğlu, Bodrum ilçesindeki temaslarının ardından Milas ilçesine geçti.
Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat'ı ziyaret eden Kılıçdaroğlu, daha sonra Milas Ticaret ve Sanayi Odası'nda sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve muhtarlarla bir araya geldi.
Konuşmasına kendisini ve ailesini tanıtarak başlayan Kılıçdaroğlu, kardeşleri arasında sadece kendisinin üniversite mezunu olduğunu, devletin önemli kademelerinde görev yaptığını anlattı.
Siyaset yapmanın aklının köşesinden bile geçmediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Kader bizi siyasetle de tanıştırdı." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin çok sorunu olduğunu, beş büyük sorun çözülmediği sürece ülkenin rahatlamasının mümkün olmadığını savundu.
Türkiye'nin en önemli sorunları arasında dış politikanın geldiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Dış politika milli olmadığı sürece ülkenin başı beladan kurtulmaz. Dış politikanın özelliği, iktidar ve muhalefetin aynı şeyleri söylemesinde yatar. Milli olmasının özelliği budur. Son 14 yılda ilk kez dış politika milli olmaktan çıkmıştır. Devletin bir geleneği vardır. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı her ay gelir düzenli olarak anamuhalefet partisine bilgi verir. Devletin geleneğinde bu vardır. Niçin? Başbakan, Dışişleri Bakanı ne söylerse anamuhalefet lideri de aynı şeyleri söylesin diye. Bu gelenek maalesef yıkıldı."
- "Dünyanın dengelerini iyi okuyamazsanız Türkiye'yi iyi yönetemezsiniz"
Kemal Kılıçdaroğlu, devletin farklı tarikat ve cemaatlerle yönetilemeyeceğini, bunun siyasi görüşlerinin yanında inançlarının da gereği olduğunu dile getirdi.
Devleti yöneten kişinin sadece Türkiye'nin değil dünyanın dengelerini iyi okuması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Dünyanın dengelerini iyi okuyamazsanız Türkiye'yi iyi yönetemezsiniz. Rusya, sıcak denizlere inme amacını Suriye aracılığıyla gerçekleştiriyor. Sen Suriye'yle savaş ilan edersen ne demektir bu? Rusya'ya da savaş ilan ediyorsun demek. Daha bunun farkında olmayan bir yönetim ülkeyi yönetemez. Oraya silah gönderilmemesini söyledik. 'O silahlar yarın bize döner' dedik. Bizi terör örgütleriyle müzakere eden bir ülke konumuna getirdiler. Evrensel hukukun üstünlüğüne inanan bir Türkiye Cumhuriyeti, bir terör örgütüyle muhatap oldu. Sonra hükümetin isteği üzerine El Nusra Halep'ten çekildi." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, Rus uçağının düşürülmesinin ardından gazete manşetlerinde kahramanlık edebiyatları yapıldığını anlatarak, "Cumhurbaşkanı dedi, 'Ben talimat verdim.' Başbakan dedi, 'Ben talimat verdim.' 'Biz düşürdük, biz özür dilemeyiz, onlar bizden özür dilesinler.' Bunu ilan ettiler. Sonra ne oldu? 180 derece döndük. Devletin itibarına kimsenin gölge düşürmeye hakkı yoktur. 27,5 yılını devlete adamış biri olarak söylüyorum. Ben üzülüyorum. Devletini kimse bu duruma sokmamalı." dedi.
Dış politikada Türkiye'nin tarihin en büyük yenilgisini yaşadığını iddia eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şuanda itibarı olmayan bir Türkiye var. Bunun düzelmesi lazım. Ekonomi, ikinci büyük sorun alanımız. Dolar aldı başını gidiyor. Yatırımcı önünü göremiyor. Dünyada kriz var mı? Dünyada kriz yok. Fransa'da, Amerika'da, Rusya’da kriz var mı? Yok, niye Türkiye'de var? Çünkü ekonomi iyi yönetilemiyor. Bugün geldiğimiz nokta ekonomi açısından hiç de iyi bir nokta değil. Hiçbir yatırımcı yarın ne olacağını bilemiyor. Ekonomide reformları yapmak gerekiyor. Ekonomide yatırımcıya güven vermek gerekiyor. Yabancı sermayeye güven vermek gerekiyor. Siz güven vermezseniz nasıl gelecekler, yatırımcı nasıl yatırım yapacak?"
- "Kurumlara çok fazla müdahale edilmemeli"
Kılıçdaroğlu, bir devleti devlet yapanın o devletin kurumları olduğunu, bu nedenle kurumlara çok fazla müdahale edilmemesi gerektiğini söyledi.
Ülkenin bir diğer önemli sorununun eğitim olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ülkenin geleceğini belirleyen temel unsurun eğitim olduğunu ifade etti.
Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk yaptığı işlerden birinin millet mekteplerini kurdurmak olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "İlk yaptığı işlerden birisi Elmalılı Hamdi Yazır'a Kur'anın mealini yazdırmak. Hiç değilse okuduğunu anlasınlar diye. Atatürkçülüğün iki önemli dayanağı vardır. Bunlardan birincisi özgürlük ve bağımsızlık. İkincisi ise üretmektir. Üretmeyen bir toplumun dünyada saygınlığı yoktur. Üretmeyen bir toplum mahkum olmak zorundadır." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, okuduğunu anlamayan bir kuşak yetiştiğini öne sürdü. "Bu çocuklar bizim çocuklar, bunlar bizim çocuklarımız. Aslında bu çocuklar bizden daha zeki." diyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Peki nasıl olur da bir eğitim sistemi çocuklarımızı bu hale getirir? Bu eğitim sistemiyle Türkiye saygınlık kazanamaz. Bunu Cumhurbaşkanı'na da söyledim. Biz imam hatiplere de karşı değiliz ki. İmam hatipleri siz kurmadınız ki, biz kurduk. Sorgulayan eğitim istiyoruz. Çocukların akıllarını kullanmalarını istiyoruz. Dünyayı sorgulayan bir eğitim istiyoruz. Allah'ın verdiği bir akıl var. Çocuklarımızın bu aklı kullanmalarını istiyoruz. Her insanın kullandığı gibi bizim de kullanmamız lazım. Merak eğitimin başlangıcıdır. Merakı içselleştiren tek canlı da insandır. Eğitimin ana amacı da çocukların sorgulama yeteneğini daha güçlü kılmaktır."
- "Oturup birbirimizi dinlemesini bilmeliyiz"
Kılıçdaroğlu, ülkede kavga ve gerginlik istemediklerini vurguladı.
Siyasette barış olmasını istediklerinin altını çizen Kemal Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz darbe girişimi çok önemli bir alan açtı. Bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve bütün meslek örgütleri hep beraber darbeye karşı çıktı. Dedik ki 'biz darbe istemiyoruz.' Vatandaşın iradesi başımızın üstüne. Bunu her yerde savunuruz. Yenikapı'ya gidip bir daha aynı darbeyle karşılaşmamamız için 12 madde halinde neler yapılması gerektiğini anlattım. Hamaset yapmadım çünkü bir darbe var, bir musibet var ve musibetten ders çıkarmamız lazım. Bir daha darbe olmaması için neler yapılması gerektiğini orada söyledim. Cumhurbaşkanı, Başbakanı herkes alkışladı, sonra ne oldu? Hiçbir şey. Oturup birbirimizi dinlemesini bilmeliyiz." diye konuştu.
Türk siyasetine şekil ve yön verecek olanların millet olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğinin parlamentodan geçmemesi için her türlü haklarını kullanacaklarını vurguladı.
Kılıçdaroğlu, Siyasi Partiler Kanunu ve seçim barajının değişmesi gerektiğini savunarak, "Yüzde 10 seçim barajı var. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Yüzde 10 seçim barajını kim getirdi? Darbeciler getirdi. Darbecinin getirdiği kanunu savunmak darbeciyi savunmak değil midir? Yüzde 10 seçim barajıyla ilgili dünyada tek bir örnek yoktur. Değiştirelim, demokrasiyi bu ülkeye getirelim." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, siyasetçilerin ahlak kuralı olması gerektiğini sözlerine ekledi.
Programın ardından Milas Bodrum Havalimanına geçen Kılıçdaroğlu, Ankara'ya gitmek üzere bineceği uçağın 3 saat rötarlı olduğunu öğrenince dinlenmek için Bodrum ilçesindeki bir otele gitti.