KARABÜK (AA) - Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Özlem Zengin, Türkiye'nin siyasal hayatına en yön verenin yargı olduğunu ifade ederek, "Oysa ki olması gereken birinci gücün aslında yasama olduğunu görüyoruz." dedi.
Zengin, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Karabük Temsilciliğince, Safranbolu'da düzenlenen "Gelişen Türkiye’de Yeni Yaklaşımlar" çalıştayında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok zor günlerden geçtiğini ve herkesin bulunduğu alanda demokrasi mücadelesi verdiğini belirtti.
Türkiye'nin siyasal hayatının, bir hukuk devlet olma yolundaki hayat serüveninin son 10-15 yılda gelişerek devam ettiğini, normalleşme sürecinin en tepe noktasının ise yeni bir anayasa yapımı olduğunu söyleyen Zengin, şöyle konuştu:
"Yeni anayasa, Türkiye'de özellikle kurumların her birinin yerine oturması için çok önem arz eden bir kavramı ifade ediyor. Bu kavramın altında tüm temel meseleleri bugüne kadar konuştuk alsında. Bu konuştuğumuz meselelerin içinde pek çok başlık var. Türkiye'de yasama, yürütme, yargının konumlanmasından, bürokrasinin işlemesinden, anayasal kurumlardan, Güneydoğu meselesinden pek çok başlık aslında bu konuya dair. Bu konuya dair konuştuğumuz şeylerin somutlaşarak çözümünün zeminini oluşturacak şey bizim için anayasadır. Anayasa yaparak problemlerimizi sıfırlamayacağız, biz aslında hayatımıza değen pek çok şeyi, hukuksal zemini inşa etmiş olacağız."
Ülkenin hukuksuz kaldığı dönemler yaşandığını belirten Zengin, "Yeni anayasayı Meclis yapacak. O Meclis'in çoğaldığı yer de millettir. Anayasa yapma sorumluluğu bir yere devredilemeyecek kadar önemli bir sorumluluk. Anayasayı yaparken altını çizdiğimiz kavram, gerçekten milletin anayasası olsun." ifadelerini kullandı.
- "Darbeyi aslında sadece askerler yapmıyor"
Zengin, 1924 Anayasası'nın, şimdiki Anayasa ile kıyaslanmayacak kadar demokratik olduğuna ve milletçe ürettildiğine işaret ederek, "Kısa, az, öz ve gerçek ihtiyaca binaen yapılmıştır" dedi.
Türkiye'de yasama, yürütme ve yargı erkinin çok konuşulduğunu belirterek, "Bunlarla ilgili olarak baktığımızda biz Türkiye'nin siyasal hayatına en yön verenin hep yargı olduğunu görmüşüzdür. Yargı bir numaralı aktördür. Oysa ki olması gereken birinci gücün aslında yasama olduğunu görüyoruz. Öncelikle yasamadan bahsetmeliyiz. Güçlü bir yasama, güçlü bir yürütme ve elbette güçlü ve dengeli bir yargı. Bunlar birbirleriyle rekabet eden kurumlar değil, yan yana duran kurumlardır. Birinciliği muhakkak yasamaya vermemiz gereken bir sistem ülkede kurmak gerekir diye düşünüyorum. Bugün baktığımızda Türkiye'de yasamanın gerçek manada görevini aslında yerine getirmediğini görüyoruz."