Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
-Türkiye istikrar ve güven kavramlarından uzaklaştıkça sıkıntıya düşmüştür.
-Kimse bana gezi olaylarının amacının Taksim'deki üç beş ağaç olduğunu söyleyemez. Kimse bana Suriye ve Irak'taki hadiselerin Türkiye'yi amaçlayan yönlerinin olmadığını öne süremez.
-Türkiye 35 yıldır içeride, Suriye olayları nedeniyle de dışarda terör mücadelesi vermektedir.
-İşte Limak (Limak İnşaat) burada. Kuveyt’te 4,5 milyar dolarlık bir havalimanının temel atma törenini gittik beraber yaptık. Bu oluşturulan bir pazarın, oluşturulan bir piyasanın nasıl elde edildiğinin ve nasıl oralarda Türk iş gücünün kendine bir piyasa bulduğunun kanıtıdır.
-Her yıl 1 milyon yeni istihdam oluşturmak zorundayız. Büyümemizin yüzde 6'nın altına düşmemesi gerikiyor.
-TUSİAD'ın milli ve yapıcı bir rol oynayacağına inanıyorum.
-Enflasyonla mücadele bugün de üzerinde durduğumuz bir konudur. İşsizlik oranlarındaki artış son dönemin en üzüntü verici olayıdır.
-Özel sektörün finansmana kolay erişimi en önem verdiğim konu. Bankacılarla bu konuda anlaşamıyoruz. Faizlerin bu kadar yüksek olması yatırımcılar konusunda büyük sıkıntılar doğuruyor.
-Avrupa Birliği Türkiye'ye gönlünü kapısını açmış da Türkiye içeriye mi girmemiş. 54 yıldır bu ülkeyi kapısında sürüm sürüm süründüren bir birlik. Türkiye'nin suçu günahı ne ki almıyorsunuz. Türkiye'den sonra müracat edip de alınanların bizden ne fazlası var. Buyrun Bulgaristan buyrun Yunanistan. Yunanistan'ın bugün 400 milyar dolar borcu var. Bizim bir onurumuz bir halsiyetimiz var. Bu kadar haince Türkiye'ye karşı karar alınması karşısında AB'ye halen "Ne olur bizi içeri alın mı diyeceğiz?" Ben bu milletin şerefini ayaklar altına aldırmam.
-Geleceğin Türkiye'sini bugünden daha güzel yapmanın tek yolu reformlardan geçiyor. Dün yurtdışından parayla alamadığımız savunma sanayisi araç gereçlerini bugün kendimiz üretir hale geldik.
-Bundan sonra bizim dünya çapında tanınan ve bilinen markalara ihtiyacımız var. Yerli otomobil konusunda istediğimiz sonucu alamamaktan dolayı ben üzüntü duyuyorum. TUSİAD ve üyelerinden bu konuda cesaretli bir atılım bekliyorum. Eğer bu salondan bir babayiğit çıkartamıyorsak bu dükkanı kapatıp gitmemiz lazım.
-Bizi terör örgütleriyle, siyasi kaos tehditleriyle oyalayanların asıl gayesinin bölgede fiili durum oluşturmak olduğunu görmemek mümkün mü? Türkiye olarak bölgedeki sorunları, hem bölge ülkeleriyle hem de müttefiklerimizle çözmek için samimi gayret gösterdik. İşte Suriye. Biz Gaziantep’teki DEAŞ saldırısı olana kadar hep sabrettik. Orada 53 vatandaşımız, kadın çocuk onlar öldürüldükten sonra artık daha duramayız dedik. Ve hemen Cerablus’tan girdik. Ve DEAŞ’ı sildik, süpürdük. El Rayi’den girdik, oradan da DEAŞ’ı attık. Dabık denilen onların kutsal yerine girdik. Dedik ki El Bab’a kadar inmemiz lazım. Orada ne işiniz var, gitmeyin oraya dediler. Hedef DEAŞ’sa, biz gereken dersi vereceğiz dedik. Ve biz oradan da DEAŞ’ı attık. Daha sonra Münbiç’e yöneldik. Amerika, Rusya, Türkiye olarak orası kuşatma altına alındı. Şimdi Rakka meselesi var.
-Amerika’yla görüşmelerimizi yaptık. Baktım ki Amerika, Rakka operasyonuyla ilgili çok hassas. Dedim ki biz terör örgütleriyle beraber olduğunuz böyle bir operasyonun içinde sizlerle beraber olmayız, hayırlı olsun dedik. YPG bir terör örgütü, PYD terör örgütü. Amerika böyle bir operasyona giriyor. Bize düşen hayırlı olsun demekti. Ama şunu da arkadan söyledik. Eğer bu terör örgütleri bizim ülkemize yönelik herhangi bir tehdit oluştururlarsa, biz haklarımızı kullanır gereğini yaparız dedik. Bunu da peşinen söylüyoruz dedik. Bunu da kimseyle konuşmayız, danışmayız dedik.