Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığının 3. yıl dönümü nedeniyle televizyon kanallarının ortak yayınında gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Son KHK ile MİT'in Cumhurbaşkanlığına bağlanmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan açıklama geldi. Erdoğan, “İstihbaratın başı, devletin başına birinci derecede bağlı olmazsa hareket kabiliyetini bu devlet kaybeder” dedi.
Fikir ayrılıkları olabilir
Binali Yıldırım ile fikir ayrılıklarına düşüp düşmedikleri sorusuna cevap veren Erdoğan, fikir ayrılıklarının olabileceğini bunun da doğal olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ile zaman zaman fikir ayrılıklarına düştükleri yöndeki iddiaları değerlendirdi. Yıldırım ile gönül ve yol arkadaşlıklarının bulunduğunu ifade eden Erdoğan, fikir ayrılıkları konusunda da "Zaten farklı düşünmezseniz orada bir yanlışlık vardır" diye konuştu.
Farklı düşünmezseniz yanlışlık vardır
Erdoğan, ortak canlı yayında Cumhurbaşkanlığı'nın üçüncü yılına ilişkin Oğuz Haksever'in sorularını cevapladı. Zaman zaman Ankara kulislerinde ortaya atılan Başbakan Binali Yıldırım ile fikir ayrılıkları yaşadıkları iddialarını değerlendiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Zaten farklı düşünmezseniz orada bir yanlışlık var demektir. Zaman zaman o farklılıklar olacak ki güzellikler olsun. Fikirlerin çarpışmasından hakikat güneşi doğar ama mesele ne? O istişareyi yapmaktır. Binali Bey, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemden beri benim mesai arkadaşımdır, yol arkadaşımdır. Belediye başkanlığım öncesi de benim gönül arkadaşlığım, yol arkadaşlığım var. Belediye başkanı oldum andan itibaren de kendisini hemen belediyede yanıma aldım ve belediyeden itibaren de aynı yolda yürüyoruz. Partimizi kurduk beraberiz. Hükümet olduk, ulaştırma bakanı olarak beraberiz. Pek çok önemli adımları hamdolsun beraber attık. Şu anda da yine beraber yürüyoruz. Rabbim bu birlikteliğimizi, beraberliğimizi çok daha büyük hedeflere ulaşmak suretiyle daim kılsın diye dua ediyorum."
Çankaya'da harekat merkezimiz yoktu
“Çankaya’ya geldiğimizde bir defa personelimin yerleştirileceği yerlerin dahi olmadığını gördük. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamı için olur şey değil. Beştepe’deki hazırlıklarımız buna göreydi. Burada artık bütün personelimin mekanı mevcut ve huzur içinde çalışmalarını sürdürüyorlar. Burası büyük bir devlet olmanın taçlandırılmış merkezidir. Çankaya’da bir harekât merkezimiz yoktu ama Beştepe’de harekât merkezimiz var. Burası önemlidir, hayatidir ve stratejiktir.
MİT Cumhurbaşkanlığına bağlı olmazsa devlet kaybeder
(MİT’in Cumhurbaşkanı’na bağlanması) Şunu bir defa bilmemiz lazım. Devletin başı, istihbaratta en önemli bilgileri, dokümanları alması gereken değil midir? Eğer istihbaratın başı, devletin başına birinci derecede bağlı olmazsa hareket kabiliyetini bu devlet kaybeder. İstediğim anda, istediğim şekilde bu istihbari bilgiler bize gelsin ki biz de atmamız gereken adımları buna göre atalım. Büyük devletlere bakalım. Hepsinde istihbarat birinci derecede kime bağlıdır, devletin başına. Hepsinde de devlet başkanına bağlıdır. Fakat parlamenter demokrasilerde tabii bu başbakanlara bağlı olur. Bizde de parlamenter demokrasinin alışkanlıkları olduğu için ana muhalefet olaya buradan bakıyor. Hâlâ ana muhalefet başkanlık sistemine geçmedi. Milletimiz ne dedi, yüzde 51.4 ile biz ilk adımı attık dedi, nereye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne.
CHP suyu bulandırıyor
(Milletvekillerine özel savcı ve mahkeme) KHK’ler ihtiyaçtan doğan atılmış adımlardır. Milletvekiliyle alakalı konular konusunda hızla adımlar atmamız lazım. Farklı yerlerde bu sürecin devam etmesindense bunun başkent Ankara’dan sürdürmenin çok daha isabetli olacağı kanısına varılmıştır. Tabii ana muhalefet bu tür şeylerde nedense bir çıkış yapması lazım, kendisine göre bir yol bulması lazım. Bu tür şeylerde sadece suyu bulandırıyor.
Malazgirt’te güneşin altında 50 bini aşkın gencimiz vardı. Ama onlar, bir grup Çanakkale’ye gidenler gibi değildi. Onlar, sözde Adalet Kurultayı derken maalesef şehit mezarlıklarının olduğu yerlerde, kimisi votka mı içersiniz, kimisi şarap mı, kimisi bira mı bunu konuşurken, bizim gençliğimiz orada sadece ‘Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ dedi.
Harem-i Şerif, üç dinin saygın mekanıdır
Ben bu iş tamamen bitti noktasında değilim. Her an, nerede, nasıl patlak verir bilemem. Başta Netanyahu olmak üzere artık şunu bilmemiz lazım. Bu Harem-i Şerif, üç dinin saygın mekanıdır. Buraya kimse kalkıp da ‘Benimdir, Müslümanlar giremez’ diyemez. Netahyahu o farklı bakışlarını bir kenara koyarak buraya saygı duymak zorunda.
Batıyı aşacak bir gençliği yetiştirmemiz gerekiyor. Müspet ilimlerde, dini ilimlerde, fende bu işi aşacak bir nesli bizim yetiştirmemiz lazım. Elinde baltayla, molotofkokteyliyle dolaşan bir nesil bize lazım değil. Bize okuyan, düşünen, düşündüğünü uygulayan ve onu neticeye taşıyan bir gençlik lazım.
‘Dedeciğim’ dediği zaman, size şarj veriyor
(Torun çok başka derler. Oyun da oynar mısınız torunlarınızla?) Oynamaz olur muyum? Şu anda benim beşinci torun Sadık Eymen, Berat Bey’in üçüncü çocuğu. Hafta sonları veya İstanbul’a gidişte onu görmemek bizim için çok ciddi bir eksikliktir ama gördüğüm zaman o bizi adeta şarj ediyor. Hele hele ‘Dedeciğim’ dediği zaman, o ayrı bir size şarj veriyor. Şimdi yeni yeni konuşmaya başladığı için çok daha farklı oluyor, tadı başka, her şeyi başka. Ben onun için boşu boşuna en az üç tane demiyorum. Torunlarımla iftihar ediyorum, ayrı bir güç veriyor, bizim için keyif oluyor.”m