TBMM (AA) - Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, dosyası olan milletvekillerinin dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin, anayasa teklifi hakkında, "Kısıtlı dokunulmazlığın kaldırılması yoluna gidilebilir. 'Dokunulmazlıkları kaldırılan ve dosyaları yargıya sevk edilen kişiler gözaltına alınamaz ve tutuklanamaz' diye bir hüküm getirilebilir." dedi.
Arınç, Parlamento Muhabirleri Derneğini (PMD) ziyaret ederek, PMD Başkanı Göksel Bozkurt ile görüştü.
Ziyaretinin, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın hemen öncesinde olmasını önemsediğini belirten Arınç, 2005 yılında TBMM Başkanı iken, bu bayramı bütün Türkiye'ye yaydıkları bir programla kutladıklarını anımsattı.
"Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili anayasa teklifi" konusunda değerlendirmeleri sorulan Bülent Arınç, "Seçilmiş bir milletvekilini koruyacak hükümlere ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçlar imtiyaz olarak değil, hak olarak görülmelidir." diye konuştu.
Bu hakkın benzerlerinin kamu personeli için de bulunduğuna işaret eden Arınç, şunları söyledi:
"Bir valiyi alıp, hemen savcının karşısına, Meclis çalışanını hemen alıp, yargının önüne getiremiyorsunuz. Dokunulmazlık zırhının bir milletvekili hakkında olmamasını hiç kimse düşünmemeli. Sayın Kılıçdaroğlu'nun veya bir başkasının, 'milletvekilleri hakkında sadece kürsü dokunulmazlığı olsun, başka hiçbir şey olmasın' sözü bir fanteziden ibarettir, gerçekle hiçbir alakası yoktur. Hele Anamuhalefet Partisi liderinin bunu konuşmasını çok yadırgadım. Dokunulmazlık meselesi sadece yasama ile ilgili değildir, yoksa parlamento çalışamaz hale gelir, milletvekillerinin siyasi hayatı bitebilir. Dün biten bir davayı da göz önüne alırsanız, farklı şekillerde suçlanmış insanların, beş sene tutuklu kaldıktan sonra, 'geçmiş olsun, pardon' sözleriyle karşılaştığını görmek, siyasetçiler için de mümkün olabilir. Mutlaka bir filtreye ihtiyaç var.
Parlamentoda bulunduğum süreç içerisinde, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunun netameli olduğu, dönem sonuna bırakılmasının daha faydalı olacağı şeklinde genel bir kanaat vardı. 24. Dönemde binden fazla dosya Anayasa Komisyonu'nda bekletildi. Teklife, 'şurası, burası Anayasa'ya aykırı' eleştirisi olabilir. Bu sorun çözülecekse, böyle bir basit formülle çözülebilir ve bundan daha az zarar gelebilir. Hükümet ve muhalefet, bu konuda bir şey yapmak zorunda hissediyorsa, böyle bir pratik çözüm faydalı olabilir. 'Bunlar gözaltına alınırsa, tutuklanırsa ne olur?' sorusu akla gelebilir. Bunların hepsi olabilir. Yargı da öyle bir yargı ki ne zaman ne yapacağı belli olmaz, burası Türkiye. Kısıtlı dokunulmazlığın kaldırılması yoluna gidilebilir. 'Dokunulmazlıkları kaldırılan ve dosyaları yargıya sevk edilen kişiler gözaltına alınamaz ve tutuklanamaz' diye bir hüküm getirilirse, yargı bununla kendisini bağımlı sayar."
- "Kılıçdaroğlu her şeyi birbirine karıştırdığı için..."
Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Dokunulmazlık teklifi bakanları da kapsasın" önerisine ilişkin de "Kılıçdaroğlu bilmeli ki bakanlarla milletvekillerinin pozisyonu farklıdır, bakanların yargılanması ancak Meclis soruşturması yoluyla mümkün olabilir. Her şeyi birbirine karıştırdığı için burada da yanlışlık yapıyor. Meclis soruşturması yoluyla yargıya gitmesi gereken bir bakanı bunun içine koyarsak, o zaman tamamen anayasaya aykırı olur." değerlendirmesini yaptı.
"Ergenekon davası kararı" hatırlatılarak, "Siz de pardon diyor musunuz?" sorusunun sorulması üzerine Arınç, "Hayır pardon demiyorum. O dönemde kim ne söylemişse kendi açısından haklı olduğuna inanmıştır. Bozma kararı iyi bir bozma kararıdır. MGK toplantılarına katılmış, devleti en üst düzeyde temsil etmiş ve hayatını terörle mücadele adamış bir insan, nasıl terörist gibi yargılanabilir. Uzun tutukluluk süreleri yanlıştır. Bir insanı beş sene içeride yatırdıktan sonra 'pardon' diyorsunuz ama bunun karşılığı yok." yanıtını verdi.
Bülent Arınç, yargının büyük yara aldığını, yargıya güvenin yüzde 20'lere düştüğünü belirterek, şöyle konuştu:
"Türkiye'de siyasi hayatımız hep tepkiyle, rövanş ve öç alma duygusu ile geçmiştir. Yargıda yarına ait bir güvence taşıdığımızı görmüyorum. Ergenekon örgütünün olmadığına yönelik - doğru olduğunu düşünerek söylüyorum - ortaya koydukları bozma, yarın başka davalar için de geçerli olacaktır. Bugün, gizli silahlı terör örgütü ismiyle haklarında dava açılan, yargılamaları başlayan veya başlayacak olanlar da yarın bir Yargıtay kararıyla, 'nerede, ortada örgüt falan yok, bu uydurulmuş bir suç örgütü' derlerse, işte o zaman yargıya güven yüzde sıfırlara düşer. Bu Yargıtay kararından alacağımız çok büyük dersler var. Dreyfus olaylarını bütün dünya her zaman hatırlar. Türkiye'de de pek çok Dreyfus olayı yaşanmıştır, sonradan masum oldukları ortaya çıkan insanlar vardır, ama hayatlarını kaybeden insanlar için böyle bir şans yoktur. Bu süreçte hayatlarını kaybeden insanlara Allah'tan rahmet diliyorum."
- "TRT'deki görevine son verilmeli"
Gazeteci Nasuhi Güngör'ün, "AK Parti artık Başbakan Ahmet Davutoğlu ile yoluna devam edemez" sözünün anımsatılması üzerine Arınç, "Bu sözü fevkalede yanlış. Sayın Başbakan'ı bir şekilde eleştirmek onun hakkı değil, çünkü kamu görevlisidir. Doğrudan TRT'nin bağlı veya ilgili olduğu Başbakan Yardımcısını da aşarak Başbakan hakkında böyle bir eleştiri yapması kesinlikle yasaktır. TRT Genel Müdürü'nün ve Başbakan Yardımcısı'nın mutlaka soruşturma başlatması ve TRT'deki görevine kesinlikle son vermesi lazım. 'Bu kişi gazeteden çıkarıldı, TRT'den de çıkarılırsa çoluğuna, çocuğuna ekmek götüremez' denilebilir ama o mutlaka kendisine güzel bir yer bulacaktır veya hiçbir sıkıntıya düşmeyecek kadar da gelir sahibidir." diye konuştu.
Bülent Arınç, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun çok iyi bilimadamı, vizyonu ve hedefi olan biri olduğunu vurgulayarak, "Bin 248 imzayla genel başkanlığa aday gösterildi ve bin 248 oyla da genel başkan seçildi. Recep Tayyip Erdoğan, öylesine isabetli bir insanı partimize genel başkan seçti ki hepimiz onu destekledik. Başbakan, Cumhurbaşkanımızla ile en uyumlu çalışan insandır. Böyle uyum içerisinde çalışan iki insanı birbirine düşman etmeye çalışan Nasuhi veya benzerlerinin fitne ateşini söndürmek lazım. Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımıza büyük bir saygı duymaktadır, kendisini takdir etmektedir." ifadesini kullandı.