Başbakan Binali Yıldırım, Yunanistan ziyareti dönüşünde gündeme dair açıklamalarda bulundu. Manisa'da yaşanan asker zehirlenmelerine değinen Yıldırım, iaşe alımlarıyla ilgili yeni bir sistem getirileceğini söyledi.
Başbakan Yıldırım, Manisa'daki zehirlenme olayına ilişkin "Her ihtimal dikkate alınarak araştırma yapılıyor. Benzer olayların üst üste gelmesi buna benzer düşüncelerin oluşmasına neden olabiliyor. Zaman zaman gıda zehirlenmesi olabilir ama bunların Manisa'da başlayıp arka arkaya devam etmesi kamuoyunun hassasiyetini de artırdı. Meseleye bütüncül bir bakış yapmamız lazım. Dolayısıyla bütün birliklerdeki toplu yemek işlerini gözden geçiriyoruz. İaşe alımlarıyla ilgili yeni bir sistem devreye girecek. Böylece, kalitesi sıkıntılı olan malların girmesini önlemiş olacağız."
Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
(Kılıçdaroğlu'nun kendisine gönderdiği mektup ve yürüyüşle ilgili olarak) Kamuoyunda çok konuşulan bir serbest bırakma işi var. Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı serbest bırakılınca Kılıçdaroğlu bir değerlendirme yaptı "kamuoyu vicdanı" falan dedi. Üst mahkeme tutuklama kararı verince yine eleştirdi. Hangisi doğru? Kemal Kılıçdaroğlu yürüyüşte olduğu için zihinsel ve bedensel yorgunluğu var. Çelişkili açıklamalar yapmaya başladı. Yürüyüşü bırakması lazım. Bize lazım Kılıçdaroğlu. Yollarda kendisini heder etmesine gönlümüz razı olmaz.
'YARGIYA KARIŞAMAM'
Mektup meselesi şu, iki öğretim üyesi açlık grevine başladı. Bunlarla ilgili Sayın Kılıçdaroğlu konuyla ilgilenin, bu arkadaşlara bunlar için tehlike arz etmeden müdahale edin diye ricada bulundu. Ben de Başbakan Yardımcımız Nurettin Canikli’yi görevlendirdim. Arkadaşların aileleriyle buluştu görüştü. Eylemi sonlandırmalarını istedi. Burada olumlu bir yaklaşım göremedik. Aileler aksine biz bu eylemlerden gurur duyuyoruz asla da bırakmayı düşünmüyoruz gibisinden tutum içine girdiler. İstedikleri şu, herhangi bir itiraz komisyonuna girmeden göreve iade edilsinler. Biz de dedik ki komisyona girsinler titiz şekilde değerlendirilir dedik. Başka ne yapabiliriz. Örgüt ilişkisi yüzünden bir gözaltı yapılmış. Ben Başbakan olarak yargısal faaliyetlere "kardeşim niye böyle yapıyorsunuz" diyecek durumda değilim. İnsani bakımdan gereken çalışmaları yaptık. Gördük ki iş ideolojik boyuta taşınmış yapacak fazla birşey yok. O yüzden Kemal Kılıçdaroğlu bu örneği vermekle isabetli yaklaşım göstermedi.
"Darbeciler konusunda açıklanan dışında birşey yok. Yunanistan Başbakanı Çipras tamamen bunun yargısal bir konu olduğunu çok fazla yapacağı birşey olmadığını söyledi. Ama darbeye bakış ve darbede yer alanlarla ilgili düşünceleri olumlu, yani bizim tezlerimize yakınlar. Hem darbeyi kabul etmiyor hem de karışanların masumiyetini savunmuyor. Bazı başka ülkelerde durum farklı. Yunanistan’da böyle bir şey yok. Bu farkı ortaya koymamız lazım. Çipras yine de bu konularda destek olmaya gayret edeceğini ifade etti. Kıbrıs konusu konuşuldu. Doğrusu 28 Haziran’da İsviçre’de yapılacak toplantıda garantör ülke olarak Yunanistan Türkiye gibi ülkelerin başbakanlarının katılmasını gerektirecek şartlar oluşur mu oluşmaz mı gibi bir tereddüt var. Bizde de onlarda da var bu soru işareti. Kıbrıslı liderlerin belli konularda anlaşmış olmaları lazım. Sadece güvenlik, garantiler konuşulsun diğerleri ayrı konuşulsun gibi bir yaklaşımı benimsemiyoruz. Çözüm bir bütündür. Yönetişim toprak nüfus konuları birleşmeden doğan Avrupa Birliği ile ilişkiler ve özgürlük konusu, garantiler dahil paket olarak ele alınıp çözüme bağlanmalı. Bu kadar kısa sürede hepsi olur mu, henüz net değil. Çalışacaklar. Biz de çalışmaları takip edeceğiz. O arada bizim sayın başbakanla da diyaloglarımız devam edecek. Çözüme katkı sağlamak için gerekli gayreti göstereceğiz."
AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
"18 Mart 2016 anlaşması hayata geçmeden öldü. 30 Haziran'da vizeler kaldırılacaktı. Diğer maddeler yürürlüğe girecekti fakat çalışmadı. Tek çalışan şey var. Adalara geçişleri düşürdük. Ciddi anlamda kontrol altına aldık. Yasadışı göçü önleme noktasına önemli mesafe katettik. Ama gerek darbe sonrası ilişkiler gerekse halk oylaması öncesi kimi Avrupa Birliği ülkelerinin tutumları nedeniyle ilişkiler iyice gerildi. Ama bütün bunlar geride kaldı. AB Türkiye ile ilgili gelecek vizyonunu bakışını mutlaka netleştirmesi lazım. Türkiye ile yola devam edecek mi etmeyecek mi buna karar vermeleri lazım. Cumhurbaşkanımız NATO zirvesinde görüşmeler yaptı. Burada 1 yıllık bir eylem planı üzerinde çalışılması kararı verildi. Bunun Türkiye’yi ilgilendiren kısmı ve birliği ilgilendiren kısmı var. Bunu uygulamaya koyup bir daha deneyeceğiz."