ANKARA (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bugün İslam'ı DAEŞ ile aynı safta görmek isteyenler ya da bugün İslam'ı kadınları tahkir eden bir din gibi görmek isteyenler, açsınlar tarihe baksınlar. Hiçbir dini gelenek içinde dahi Hazreti Hatice'ye, Hazreti Ayşe'ye duyulan saygı, İslam'a kadar olmamıştır" dedi.
Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığının ATO Congresium'da düzenlediği ve bu yılki temasını "Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet" olarak belirlediği Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin açılış programında yaptığı konuşmada, Hazreti Muhammed'den önce insanların doğası gereği eşit oldukları fikrinin bulunmadığını anlattı.
Hindistan'daki kast sisteminden, ruhban sınıfının üstünlüklerinden ve kadın ile erkeğin varoluş olarak farklı olduklarına dair yanlış inanışlardan örnekler veren Davutoğlu, Hazreti Muhammed'in bütün bu cahiliye adetlerini ayakları altına aldığını anlattı.
Davutoğlu, Hazreti Muhammed'in "Arab'ın Acem'e üstünlüğü yoktur" derken iki ırkı kastetmediğine dikkati çekerek, "Varoluşsal olarak, yaradılış icabı, hiç kimse diğerine üstün değildir. Çünkü herkes tevhit anlamında, Allah huzurunda bir ve eşittir. Allah huzurunda tek başına iman edenler ise bir araya geldiklerinde ise aralarında hiçbir sınıf, zümre farkı olmadan eşittirler, kardeştirler" dediğini hatılattı.
İnsanların böylece özgürleştiğine değinen Davutoğlu, "Kız çocukları diri diri gömülmekten böyle kurtuldu. İnsanları kul köle edenlere karşı 'Rabbimin dışında başka hiç kimsenin önünde secde etmem' diyen Hazreti Cafer ve onun geleneği böyle kuruldu. Bizde aynı şeyi söylüyoruz. 'Dünyada yeni kullar, yeni köleler çıkarmak isteyenlere karşı Allah'ın huzurunda tevhid ile eğilen başımız, başka hiçbir otoritenin karşısında eğilmedi, eğilmeyecek' diyoruz" ifadelerini kullandı.
İslam'ın en önemli farkının "ah teslimiyet" olduğunu anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Biz bir kez Allah'a tevhit ile teslim olmuş olanlar, başka hiçbir şeye teslim olmayız. Şimdi Bugün İslam'ı DAEŞ ile aynı safta görmek isteyenler ya da bugün İslam'ı, kadınları tahkir eden bir din gibi görmek isteyenler, açsınlar tarihe baksınlar. Hiçbir dini gelenek içinde dahi Hazreti Hatice'ye, Hazreti Ayşe'ye duyulan saygı, İslam'a kadar olmamıştır. Açsınlar tarihe baksınlar, 'Kadınların nasıl ruhları var mı' diye, tarihe değil hatta modern döneme baksınlar. 19'uncu yüzyıla kadar Batı felsefesinde 'Kadınların ruhu var mı yok mu' tartışması yapılır ve şeytanın nüfuz ettiği kadın vücudundan, şeytanın çıkarılması için yakılma törenleri yapılırdı. Biz ise Peygamber'e duyduğumuz muhabbeti onun annesine, Amine Hatun'a duyan bir mevlit geleneğinin parçasından geliyoruz. Onun eşlerine, 'analarımız' olarak bakan, her birini 'bütün bir insanlığın annesi' olarak gören ve bütün erkeklerden, bu anlamda bir ayrım yapmak için söylemiyorum ama daha şerefli addeden bir muhabbetle onlara bağlıyız."
Davutoğlu, eşlerine nasıl muamele edilmesi gerektiğini, çocukların başlarını okşarken, yetimlerin de başlarının okşanması gerektiğini, her bir kadının her bir erkeğin, her bir insanın eşit, Allah huzurunda eşref-i mahlukat olduğunun, Hazreti Muhammed'den öğrenildiğini anlattı.
Ahmet Davutoğlu, "Bizim aramıza DEAŞ zihniyeti de giremez, bizim aramıza bu muhabbeti yok etmek isteyen hiçbir tefrika da giremez. Buradadır, farkımız. Vahdet burada, tevhidi idrak edenin nihai durağı vahdettir. Bu tevhit nasıl Allah'a muhabbetle başlar" ifadelerini kullandı.
Allah'tan korkmanın dahi Allah'a muhabbetten olduğunu dile getiren Davutoğlu, gerçek korkunun cehennemden çok, Allah'ın huzurunda cemalini görememekten duyulacak korku olduğunu söyledi.
"Hazreti Peygamber'e duyduğumuz muhabbet, onunla birlikte bütün insanlığa duyduğumuz muhabbettir" diyen Başbakan Davutoğlu, gerektiğinde cihad etmek zorunda kalınmışsa da onun da insanlık onurunun korunması için olduğunu anlattı.
- "İnsana saygı gösterelim"
Çanakkale'de, Yemen'de, Mehmetçiğin, 'Peygamber ocağı' mensubu olarak kanını toprağa vermesinin de yine Hazreti Muhammed ve Allah aşkına olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bugün etrafımızın ateş çemberiyle sarıldığı bir dönemde, bu ateş çemberinin ülkemizin içini de yakmasını isteyen, hainlerin, fitne odaklarının olduğu bir dönemde hepimizin sığınmamız gereken temel kavram tevhittir ve vahdettir. Gelin birlik olalım, gelin. Diyarbakır'ı Bursa'dan ayırmak isteyenlere, Hakkari'yi Edirne'den koparmak isteyenlere karşı birlik olalım. Diyarbakır'da Ulu Cami'de saf duranlarla Bursa Ulu Cami'yi ayırmak isteyenlere karşı birlik olalım. Gelin, birbirimize selam verirken, 'Mezhebin nedir, senin geçmişin nedir' diye sormadan, birbirimizin gözünün içine sadece insan olduğumuz için muhabbetle bakalım ve düşüncesi, siyaseti, zihniyeti ne olursa olsun insana saygı gösterelim. Çünkü her bir insanda eşref-i mahlukat olmanın yansıması vardır. Bizimle en zıt düşünce de olsa, dün bize karşı savaşmış bile olsa her bir insanda biz, Allah'ın yaradılış mucizesini ve esmasını görerek, saygı duymak durumundayız."
Kan davasının, asabiyet kavgalarının olmaması gerektiğini aktaran Davutoğlu, bu yüzden selam verirken, bakarken de sadece Aşk-ı Muhammediye ile bakılması gerektiğini söyledi.
Önce ülkeyi, aileleri ve şehirleri birleştirilmesini isteyen Davutoğlu, daha önce de "Herkes kendi mahallesinden çıksın" diye çağrıda bulunduğunu anımsattı.
Başbakan Davutoğlu, "Son dönemde bu ülkeyi kutuplaştırmak isteyenler, bu ülkenin halkını, dedeleri aynı safta savaşmış olanların torunlarını birbirlerinden koparmak isteyenler, herkesin kendi mahallesine dönmesini arzu ediyorlar. Buradan çağrıda bulunuyorum 78 milyon kardeşime, vatandaşıma, herkes sığındığı mahallelerden çıksın ve birbiriyle tanışsın, birbiriyle selamlaşsın ta ki görüş ayrılıklarımız, etnik köken farklılıklarımız, mezhebi ayrımlarımız bizim ortak bir kaderi paylaştığımız inancımızı yok edemesin. Sonra şehirlerimizi birleştirelim" diye konuştu.
- "Gelin birlik olalım, bu ülkeyi koruyalım"
Halep, Humus ve Şam'ın parçalanmasıyla yüreklerin de parçalandığını ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bütün şehirlerde yaşayan kardeşlerime sesleniyorum. Şehirlerinizi, barikatlarla, çukurlarla parçalamak isteyenlere karşı, o çukurlar ve barikatların karşısında, 'Bizim yüreğimiz birdir' diyerek, o çukurları, o barikatların önüne geçerek, durdurun. Yürekleri parçalayanlara karşı, yürekleri birleştirenlerden olun. 'Bizim şehirlerimizi Bağdat'a çeviremeyeceksiniz, o güzel Bağdat'a' diye haykırın. 'Bizim şehirlerimizi, Halep’e, Humus’a, Hama’ya çeviremeyeceksiniz' diye haykırın. Gelin birlik olalım, şehirlerimizi koruyalım. Gelin birlik olalım, bu ülkeyi koruyalım."
Türkiye’nin 78 milyon vatandaşın bulunan bir ulus devletten ibaret olmadığına işaret eden Davutoğlu, ordular, İstiklal Harbi'ne giderken Muhammed İkbal ile Cezayir halkının, ordunun zaferi için dualar ettiğini anlattı.
Mazlum milletlerin son ordusu olduğu bilindiği için o duaların edildiğini söyleyen Davutoğlu, bu ülkenin tohumlarının o dualarla atıldığını ifade etti.
- "Mazlum milletlerin son kalesinin düşmesine asla izin vermeyiz"
Davutoğlu, "Biz neticesi ne olursa olsun, sonuna kadar mücadele ederiz, mazlum milletlerin son kalesinin düşmesine asla izin vermeyiz. Vahdetimiz budur, tevhitten anladığımız budur. O zaman bu ülke, işte dün, Sultanahmet'te önümden geçen o fakir Suriyelilerin, buraya sığınmış o Myanmarlıların, Arakanlıların, bir nefes özgürlük havası almak için gelmiş o Mısırlıların ülkesidir" diye konuştu.
Bakü şehitliğinde, Kudüs’ten, Bakü’den, Trablusgarp’tan şehit bulunduğunu belirten Davutoğlu, bu şehitlerin hepsinin Kafkas İslam Orduları safında savaştığına işaret etti. Son günlerde, Azerbaycan’da hayatını kaybedenlere de rahmet dileyen Davutoğlu, "İnşallah özgür olacakları günler yakındır" dedi.
Davutoğlu, 29 Nisan’da 100'üncü yılı anılacak Kut'ül Ammare Kuşatması'nda, albayrak ve sancak-şerif için şehit düşenlerin arasında, Türkler, Kürtler, Araplar, Şiiler ve Sünnilerin bulunduğunu anlattı.
Önce ülkeyi vahdetle, şehirleri de birlikle buluşturacaklarını ve 'Gelin bir olalım" diyeceklerini aktaran Davutoğlu, sonra da mazlum milletlerin birlik dergahı olan Türkiye’nin etrafına adalet sunmak için gayret sarf edeceğini vurguladı.
Bütün gönül coğrafyasının birliği ve beraberliği için nerede olursa olsun yönünü Anadolu'ya, İstanbul’a dönen milletlerin birliği ve beraberliği için gayret sarf edeceklerinin altını çizen Davutoğlu, durmayacaklarını, şehirleri, ülkeyi ve mazlum milletleri bir ve beraber kıldıktan sonra, hangi dine, etnik kökene ve kıtaya mensup olursa olsun bütün insanlığa muhabbet duyarak, onlara adalet, hak ve hukuk çağrısında bulunacaklarını söyledi.
Haiti'de deprem olduğunda, oraya yardımlarla birlikte ilk inen uçağın THY'ye ait olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, Türkiye'nin "Bize yardım eden kimse yok mu" diye bir ses duyduğunda Arap mı, Acem mi, Kürt mü, Türk mü, Afrikalı mı, Latin Amerikalı mı olduğuna bakmaksınız, gidip yardım ettiğini belirtti.
Filipinler'de de Nepal'de de tsunami olduğunda oralara da ilk inen uçağın Türkiye’ye ait olduğuna işaret eden Davutoğlu, Allah'ın devlete ve millete zeval vermemesini diledi.
- Notlar
Programa, eşi Sare Davutoğlu ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Maliye Bakanı Naci Ağbal, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve çok sayıda davetli katıldı.
Konuşmaların ardından Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Başbakan Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu, Bakanlar Tüfenkçi ve Ağbal ile diğer katılımcılara gül takdim etti.
Programda ayrıca Fatih Koca ve sazende ekibi tarafından ilahi okundu. Ali Tel tarafından Kur'an-ı Kerim ziyafeti sunuldu. Ayrıca kutlu doğum haftasıyla ilgili sinevizyon gösterimi yapıldı.
Davutoğlu, programın ardından ATO Congressium'da düzenlenen 4. Mobilya Fuarı'nı gezdi ve dışarıda kendisini bekleyen vatandaşlarla selamlaştı.
(Bitti)