KOCAELİ (AA) - Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, "2007'de Cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle başlayan sürecin tamamlanması gerekiyor. Yani artık ister adına cumhurbaşkanı deyin, ister başkan deyin ister başka bir isim kullanın, halk kendisini yönetecek, ülkeyi 5 yıllığına yönetecek kişiyi sandıkta doğrudan seçsin." dedi.
AK Parti Kocaeli İl Başkanlığınca Gebze ilçesinde bir otelde düzenlenen "Yeni Türkiye Sivil Toplum İstişare Buluşması" isimli programda konuşan Işık, AK Parti iktidarının 14. yılını geride bıraktığını belirterek bu süre zarfında Türkiye'nin hayatın her alanında büyük ilerleme kaydettiğini söyledi.
Türkiye'nin AK Parti iktidarında ne kadar büyük bir ilerleme kaydettiğini yurt dışına çıktıklarında gördüklerini dile getiren Işık, 2002'de IMF borç vermediğinde ekonomisi krize giren ülkenin bugün kendi ayakları üzerinde sapasağlam duran, global krizlere karşı direnç kazanmış bir ekonomi haline geldiğini aktardı.
Işık, demokrasiden eğitime, sağlıktan ulaşıma pek çok alanda Türkiye'nin artık süper lige doğru yaklaştığını belirterek şöyle devam etti:
"Türkiye bu ilerlemeleri kaydettikçe karşılaştığı direnç de artıyor. Türkiye hangi başarıyı elde ederse o başarıdan sonra Türkiye'nin önüne daha büyük engeller konuluyor. Allah'a hamdolsun biz engellerden korkan insanlar değiliz, bizim iktidarımız engellerden korkan bir iktidar değil aksine sorunların üzerine kararlılıkla giden, sorunların çözümü için de kararlılıkla mücadele eden bir iktidarız."
- "Demokrasiye sahip çıkmanın ne olduğunu dünyaya gösterdik"
Dünyadaki pek çok senaryonun Türkiye'ye yansımalarını boşa çıkardıklarını ifade eden Işık, önlerine konulmak istenen engelleri boşa çıkarırken önce Allah'a tevekkül ettiklerini, milletin desteğini her zaman arkalarında ve yanlarında hissettiklerini vurguladı.
Bakan Işık, Türkiye'nin 14 yılda demokrasiden ekonomiye, tüm alanlarda gösterdiği başarının arkasında milletin iradesi ve desteği olduğunu aktararak şunları söyledi:
"AK Parti'nin bundan başka hiçbir gücü olmadı ama bu güç de bütün yapılan hesapları boşa çıkaran bir güç oldu. En son 15 Temmuz hain darbe girişiminde bunu gördük. Birileri asker elbisesi giyerek bir darbe yapmaya teşebbüs ettiler. 'Bizim elimizde silah var, bizden herkes korkar...' 'Tamam sizin elinizde silah var, teslim olduk, alın memleketi ne yaparsanız yapın' diyecekler sandılar ama milletimiz Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla akın akın meydanlara, sokaklara çıkınca da bunların hesabı boşa çıktı. O gün bir millet olarak demokrasiye, ülkeye sahip çıkmanın ne demek olduğunu bütün dünyaya göstermiş olduk. Türkiye'ye küçümseyerek bakanlar, Türkiye'nin demokrasisine dudak bükenler, Türk halkının demokratik olgunluğunu küçümseyenler o akşam çok güzel bir ders aldılar. O gün bugündür bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Bütün yaptığımız işlerin bir temel amacı var. Türkiye demokrasisiyle ekonomisiyle silahlı kuvvetleriyle sivil toplum örgütleriyle dünyada hak ettiği yere gelsin."
- "Halk yetki verdiğini sorumlu da tutar"
Yeni anayasa çalışmalarının sürdüğüne dikkati çeken Işık, "Aslında Türkiye parlamenter sistemi tercih etmiş bir ülkeydi. Maalesef parlamenter sistemde pek çok aksaklığı, özellikle 12 Eylül darbe anayasasından kaynaklanan pek çok aksaklığı yaşıyorduk ve yaşıyoruz ama bu aksaklıkları bir sistem problemi haline getiren, bu aksaklıkları sistem için hayati risk noktasına getiren kararlardan biri 367 garabeti." dedi.
Işık, dönemin Anayasa Mahkemesinin "367 garabeti"ni doğru bulduğunu dile getirerek şöyle konuştu:
"Meclisin pratikte Cumhurbaşkanını seçemediği bir parlamenter sistem yürüyebilir miydi? Yürüyemezdi. Bunun dışında yapılacak tek işlem vardı, o da Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesi ve AK Parti de bunu yaptı. Madem sen Cumhurbaşkanını seçtirmiyorsun o halde Cumhurbaşkanını halk sandıkta doğrudan seçer. 21 Ekim 2007'de yapılan referandumda bu anayasa değişikliği yüzde 70 oyla kabul edildi."
Anayasa değişikliğinin Cumhurbaşkanını halkın doğrudan seçmesinin bir tabii sonucu olduğunu belirten Işık, "Hele hele bir Cumhurbaşkanının 2 defa seçilme hakkı varsa bizim anayasamıza göre Cumhurbaşkanı yürütmenin başı olduğuna göre o zaman Cumhurbaşkanının halka karşı sorumsuz olma imkanı yoktur. Bu sistem de iki başlılığı çok daha belirgin hale getirmiştir ve nitekim bunun sürdürülemez olduğunu geçtiğimiz 9 yılda görmüş olduk." diye konuştu.
- "Türkiye'nin önü tamamen açılacak"
Işık, 2007 referandumuyla başlayan sürecin tamamlanması gerektiğine işaret ederek şunları kaydetti:
"Yani artık ister adına 'Cumhurbaşkanı' deyin, ister 'Başkan' deyin ister başka bir isim kullanın, halk kendisini yönetecek, ülkeyi 5 yıllığına yönetecek kişiyi sandıkta doğrudan seçsin. Şimdi bu noktada Milliyetçi Hareket Partisi ile AK Parti belli bir uzlaşmaya vardı. Önümüzdeki hafta inşallah meclise gelecek. Bu teklif mecliste önce Anayasa Komisyonunda, ondan sonra genel kurulda müzakere edildikten sonra ben inanıyorum ki yine halkın tercihine sunulacak. Halka rağmen hiçbir şey olmaz. Milli irade, halkın verdiği karardır. Bu referandumda da inşallah gittiğinde halkımız en doğru kararı verecek ve Türkiye artık sürdürülemez hale gelen bu probleminden de kurtulmuş olacak. Ondan sonrasında inanıyorum ki Türkiye'nin önü tamamen açılacak. Artık Türkiye'de istikrarsızlık hedefleyenler, parlamenter sistemin açıklarından yararlanarak bunu hayata geçirme imkanından mahrum kalacak. Onlar adına üzgünüz ama ülke adına sevinçliyiz. Niye? Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada hele hele şu yaşadığımız coğrafyada ve konjonktürde çok daha etkili, hızlı karar alan bir yönetim modeline ekmek kadar su kadar ihtiyacı var. İnşallah bu da hayata geçmiş olacak."