Polis Akademisinin 2012'deki giriş sınavı sorularının çalınmasına ilişkin görülen davada etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyen tutuksuz sanıklar dikkat çekici itiraflarda bulundu.
Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuksuz sanıklar, Polis Akademisi sınavından birkaç gün önce cemaat abilerinin Kur'an-ı Kerim'e el bastırıp yemin ettirerek sınav soru ve cevaplarını kendilerine gösterdiklerini söyledi.
Tutuksuz sanık B.Y, lisedeyken cemaatle tanıştığını, gittiği örgüt evlerinde abilerin kendisiyle ilgilendiğini belirterek, dini bir cemaat görüntüsü verdikleri için o dönem bu yapıya güvendiğini söyledi.
Üniversite sınavlarında başarılı olduktan sonra cemaat abilerinin kendisiyle irtibata geçerek, evlerinde kalmaları için teklifte bulunduklarını anlatan B.Y, söz konusu evlerde kalmaya başladığı sırada Polis Akademisi sınavlarına girmesi için yönlendirildiğini ifade etti.
"Ali" kod adlı davanın sanıklarından Mustafa Meğer'in sınavdan birkaç gün önce kendisini başka bir cemaat evine götürerek, daha önce görmediği bir şahısla tanıştırdığını, burada kendisine soruların gösterildiğini anlatan B.Y, şöyle devam etti:
"Gittiğimiz evde benden Yasin suresini okumamı istediler. Bir odaya geçtim ve beklemeye başladım. Daha önce görmediğim biri geldi. Soruların olduğu kağıtlara bakıp cevaplara konsantre olmamı istedi. Birkaç gün sonra yapılacak sınavın soruları olduğunu anladım. Üç dört sayfa zımbalanmış haldeydi, cevaplar da soruların üzerine işaretlenmişti. Bu sorularla sınavda çıkanların birçoğu aynıydı."
'ALENİ ŞEKİLDE NAMAZ KILMAK YASAK'
Akademiyi kazandıktan sonra cemaatteki abilerle görüşmeye devam ettiğini, haftada bir kez önceden belirlenmiş bir evde buluştuklarını ifade eden B.Y, deşifre olmamak için akademide aleni bir şekilde namaz kılmaması gerektiği konusunda uyarıldığını söyledi.
Cemaat evlerinde buluştukları sırada kitap okuduklarını, gündeme dair sohbetler yaptıklarını savunan B.Y, şöyle devam etti:
"Toplantılarda, akademide cemaatçi olduğumu göstermem gerektiğini söylüyorlardı. Gözle namaz kılma diye bir şey öğrettiler. Gözünüzle üç nokta belirliyorsunuz. Biri kıyam, ortadaki rüku, en alttaki ise secde noktasıydı. Akademinin gazinosunda gözlerimle namaz kılıyordum, karşımda da çıplak kadın oynuyordu. Bu durum bana saçma gelmeye başlamıştı. Birilerinin beni 'Allah diyerek' kullandığını anladım. Bunun üzerine beni aramamalarını söyleyerek irtibatımı kestim."
'TÜM SORULAR AYNIYDI'
Tutuksuz sanık M.K. de Ankara'da FETÖ'ye ait Maltepe Dershanesine gittiğini, daha sonra cemaat evlerine gitmeye başladığını belirtti. Buradakilerin yönlendirmesiyle Polis Akademisi sınavlarına girmesi için yönlendirildiğini anlatan M.K, sınavdan birkaç gün önce cemaat abisi Ersin Ceylan'ın ısrarla kendisini eve çağırdığını söyledi.
Söz konusu yere gittiğinde daha önce tanımadığı bir şahısla tanıştırıldığını belirten M.K, soruların kendisine nasıl verildiğini şöyle anlattı:
"Her zaman gittiğimiz yerin yakınında bir eve geçtik. 30-35 yaşlarında bir adam deneme soruları getirdi. 'Bunları çözün yardımcı olacaktır' dedi. Yaklaşık 75 soru vardı ve üzerinde işaretlemeler yapılmıştı. Deneme sorusu olduğuna inanmıştım. Bu şahıs abdest almamızı söyledi. Kur'an-ı Kerim'e el bastırdı. O an yaşadıklarımızı 'Anne babanız dahi kimse bilmeyecek' diye yemin ettirdi. Şok oldum, neye uğradığımı şaşırdım. Bu soruların sınavda çıkacağına ihtimal veremiyordum. Sınavda soruların bire bir aynısı çıktı. Şıkların da aynı olduğunu gördüm. Bazı sorular bilinçli bir şekilde yanlış şık olarak işaretlenmişti."
'AKADEMİ KAPANINCA RAHATLADIM'
Mahkeme huzurunda bu itiraflarda bulunduğu için vicdanen rahatladığını, mutlu olduğunu dile getiren M.K, "Devletime her zaman yardımcı olurum. Soruların alınması olayında basiretimiz bağlandı. Suç oluşturabilecek bir algı oluşturulmadı. Akademi kapandıktan sonra vicdanen rahatladım." dedi.
Akademiye başladıktan sonra cemaat abilerinin kendisini aramaya devam ettiklerini belirten M.K, mescitte namaz kılmaması için abiler tarafından uyarıldığını ifade etti. Kendisine, bulunduğu ortamda su olmasına rağmen teyemmüm alması, dikkat çekecek bir tutumdan kaçınması gerektiği söylendiğini aktaran M.K, "'Namaz kılmayacaksınız, mescide, camiye gitmeyeceksiniz. Cuma ve bayram namazı kılmayacaksınız' dediler. 'Gözle namaz kılacaksınız' dediler. Pis yerlerde bize teyemmüm aldırıyorlardı. Savaş zamanında böyle namaz kılındığını söylediler. Halbuki savaşta bile namaz kılındığını biliyordum. Bizi ikna etmek için olsa gerek 'Sizin bu şekilde kılacağınız bir rekat namazınıza, Fetullah Gülen ömrü boyunca kıldığı namazlarla değişir' diyorlardı. Buna rağmen hiçbir zaman imayla namaz kılmadım." diye konuştu.
Polis Akademisinde bulunduğu dönemde yaptığı gözlem sonucu akademinin yüzde 95'inin FETÖ mensubu olduğuna kanat getirdiğini savunan M.K, "Kime gideceğimi bilmiyordum. Savcılığa, mahkemeye gitsem belki onlar da FETÖ'cü çıkacaktı. Ben de gördüklerimi babama anlatıyordum." dedi. M.K, akademide yaşadıklarını babası aracılığıyla tanıdıkları bir siyasetçiye ulaştırdıklarını iddia ederek, savunmasını tamamladı.
Duruşma, sanık savunmalarıyla devam ediyor.